Tüm bunların tek bir sorumlusu
var. O da beynimiz.
Tek kelimeyle muhteşem
bir makine.
Yumuşacık dokusunun
içinde olanları çözmeye çalışmak bile yıllarını almadı mı insanoğlunun? Hepsi
merakımızdan. Bilgi dağarcığımıza yeni bilgiler ekleme telaşımızdan elbette. Zaman
zaman beynimizle ilgili yazılarım oldu. Şimdi onlar kadar keyifli bir bölümde
sıra. Frekanslardan yani denge noktası etrafındaki salınımlardan söz edeceğiz.
Beynimizdeki o titreşimlerin asıl sahiplerinden.
Neden mi?
Çünkü her frekans
boyutunun duygularımızla yakın alakası var. Eğer hangi frekans boyutunun
kendimizi çok daha iyi hissettirdiğini bilirsek; hayat karşısındaki duruşumuz o
denli kolaylaşacak diye düşünüyorum ben.
Hepimiz başımızın
üstünde taşıdığımız bu eşsiz makineyi en verimli şekliyle kullanmak istemiyor
muyuz? Bakın detaylarda ne güzellikler saklı?
Ama önce bilim
adamlarına saygıyla… Beynimiz belirli bir ritimde çalışıyor. Bu sırada 1 mili
volt ( yani milyonda bir volt kadar) elektrik akımı yayıyor. İşte bu akımı
keşfeden kişi İngiliz fizikçi Richard Caton. Böylelikle dalgalara (frekanslara)
ilk adım atılmış.
Beynimizin bir radyo
gibi elektrik dalgalarını alıp yaydığını ve daha da ötesi değiştirebildiğini
bulan kişide sıra. Alman psikiyatrı bilgini Hans Berger. Bugün kullanılan EEG
(ElecetroEnsofaloGrafi) yönteminin temelini atan Berger; bu sayede içinde
bulunduğumuz bilinç durumuna göre farklı frekanslar salgılandığını bulmuş.
Düşünsenize sürekli
hareket halindeyiz. Uyku haricinde otururken bile bir şeyler yapıyoruz.
Dolayısıyla 6.8-9.5 Hz aralığında titreşen bedenimiz, bu frekansları dalga
dalga etrafa yayıyor. Ama bunu hafife almamak gerek. Çünkü, enerjimiz bizden
çıktıktan sonra, dünyamızın çevresini saran uzunluğa yetecek kadar güçlü. Ve bu
yayma süresi o denli kısa ki. Sadece saniyenin yetmiş de biri kadar bir zamanda titreşimler en ücra noktaya
ulaşmış oluyor.
Bu kısacık ön bilgilere beynimizin
frekans aralığını ekleme zamanı şimdi. Delta, Teta, Alfa, Beta ve Gama. Bu
frekanslar bize özel. İsimlerini Yunan alfabesinden almışlar.
1-Hücrelerimizin yenilendiği,
güzelliğimizin ve canlılığımızın tamamlandığı frekans boyutuyla başlamak
istedim. DELTA. Beynimizin en yavaş çalıştığı anlar. Aralığı ancak 0 - 4 Hz kadar
(yani saniyede sadece 4 kez dalgalanıyor). Uykumuzun en derin anlarındayız.
2-Stresimizin hiç olmadığı
frekanstayız şimdi. TETA (Theta). Her şey muhteşem görünüyor, çünkü
sezgilerimiz, kendi iç sesimiz devrede. Yaratıcılığımız mükemmel çalışıyor. İlham
perilerimiz yanımızda. Uykudan henüz uyandığımız ya da uykuya yeni daldığımız, dua
ettiğimiz, içimize döndüğümüz o kısacık ama
muhteşem anlar bunlar. Boyutu 4-8 Hz kadar. Öğrenmeye öylesine açık ki
algılarımız; ne tekrar edersek unutmuyoruz. Gerçeği gördüğümüz, altıncı his
olarak da bilinen durum. Bunun keyfini kaçırmamak gerek bence.
3-Artık aklımız devrede. Ama hala
sakiniz, kafamızın içi boş. Sakinliğimiz devam ettiği için verimli
çalışabiliriz. Çünkü henüz dışardan gelen tepkilerle, negatif enerjilerle
karşılaşmadık. Genelde gözlerimizi kapatınca da yakaladığımız bu frekans ALFA (Alpha).
Aralığı 7.5-12 Hz kadar. Dalgalarımız düzgün. Bizler olabildiğince rahatız.
4-Artık beynimiz tamamen uyandı. İç
sesimizi duyamaz hale geldiğimiz, dış dünyanın tüm kaosunu hissettiğimiz
haldeyiz. Aktif olarak düşünüyoruz. Farkında olmadan duygular yumağına da
daldık. Kafamızın içi karma karışık. Bir anda pek çok şey düşünüyoruz. Benim bu
satırları yazarken, sizlerin şu anda okurken içinde olduğunuz dalga
boyutundayız. BETA yani. Diğer bir deyişle hayat koşusundaki o rutin yerimizi
aldık. Aralığımız 13-40 Hz
kadar. Dalgalarımız hızlı, inişli çıkışlı ve düzensiz. Dolayısıyla içimiz Alfa
frekansındaki kadar rahat değil. Üstelik ortamdaki heyecan ve gerginliğin
artması frekansımızı da tetikliyor.
5-Son olarak 40 Hz ve üstü için GAMA (Gamma)
frekansı var ki tadı bambaşka. Dingin bir ruh halindeyiz. Algılarımız, empati
yeteneğimiz mükemmel çalışıyor. Her şeyden arındığımızı ve kendimizi harika
hissettiğimiz anlar. Normal farkındalığımızdan bir adım ötesi. Hatta yedinci
his olarak tanımlanıyor uzmanlar tarafından. Umarım gün gelir hepimiz bu frekansı yakalar
ve o anların keyfini çıkarırız. (devamı örneklerle 2/3 ‘ te)
Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ
23.02.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder