"İnsanlar
onlara ne söylediğinizi unutabilirler. İnsanlar onlara ne yaptığınızı da
unutabilirler. Ama insanlar, onlara kendilerini nasıl hissettirdiğinizi asla
unutmazlar."
Bu
satırlar ödüle doymayan Amerikalı yazar, şair, dansçı, aktris ve şarkıcı Maya Angelou’ya
ait.
Öylesine
okuyup geçmek olmaz bu satırları. Kıymetini vermek gerek.
Ama
önce minicik bir öykü paylaşmama izin verin. Çünkü satırları öyle güzel destekliyor
ki.
Öykümüz
tamamen gerçek.
Sene
14 Ekim 1998.
Olay
kıtalar arası uçuş yapan bir uçakta geçiyor.
‘’Yolcu
kadınlardan birinin koltuk numarası, tesadüf eseri zenci bir adamın yanına denk
gelir. Yolcumuz bu durumdan oldukça rahatsız olur. Üstelik bunu açık açık
söylemekten de geri kalmaz. Ardından da hostesten yerinin değiştirilmesi için
yardım ister. Kadının haksız çıkışını izleyen ve anlamsız bulan yolcular
aralarında söylenmeye başlar. Ne gariptir ki konunun asıl muhatabı zenci adam,
kendisini çok kötü hissettiği halde sesini çıkarmaz.
Tüm
uçak dolu olduğu için, kabin görevlisi son umutla birinci sınıfa bakar. Ve orada
bir yer bulur.
Gecikme telaşıyla hemen kadının yanına gelir. Güçte olsa bir yer
bulduğunu, ancak bunun için pilottan özel izin alması gerektiğini söyler. Pilot;
hiç kimsenin sorun yaratan birisinin yanında oturmaya mecbur tutulamayacağını
belirterek; bu yer değişiminin yapılmasına izni vermiştir.
Bu
gerekçeyi duyan diğer yolcular şaşkındır. Kabin içinde yarattığı gerilimden
habersiz kadın yolcu ise; savaşı kazanan bir kumandan edasıyla toparlanıp, yerinden
kalkmaya hazırlanır. Çünkü duydukları onu memnun etmiştir.
Ancak
tam o anda kabin görevlisi; zenci yolcuya döner. Kendisini birinci sınıftaki
yeni yerine götürmesi için takip etmesini rica eder. Ardından da, böylesi can
sıkıcı bir olaya sebebiyet veren bir kimsenin yanında oturmak zorunda
bırakıldığı için, seyahat firması adına pilotun özürlerini iletir.
Bu
sırada; yanındaki insandan dolayı yerinin değiştirilmesini isteyen kadın
şaşkınlıkla olanları izlemektedir.
Olayın
güzelliğini ve haklı gerekçeyi duyan yolcular uçak personelini alkışlayarak
tebrik eder. Aynı yıl içinde kaptan pilot ve hostes uçaktaki bu duyarlı
davranışlarından dolayı ödüllendirilir. Ve anlamlı o mesaj tüm personele iletilir.’’
Mesaj
aynen yazarımızın sözlerindeki gibidir. Bir daha okuyalım mı?
"İnsanlar
onlara ne söylediğinizi unutabilirler. İnsanlar onlara ne yaptığınızı da
unutabilirler. Ama insanlar, onlara kendilerini nasıl hissettirdiğinizi asla
unutmazlar."
Yaşam
içinde her daim kaliteli duruşun önemini belirtiyorum; sizler de biliyorsunuz
artık.
İçten
gelen, sevgi kokan, hakkı hak edene tevazu ile pay eden; samimi her söz, her
davranış kaliteli duruşun simgeleri aynı zamanda. Ve kolay kolay unutulmuyor.
Çünkü gönüllere yer ediyor. Adeta perçinleniyor.
Peki
bu güzellikleri yaşam felsefesi haline getirmemiz, uygulayanlardan olmamız zor
mu?
Bence
değil. İsteyelim, gönlümüzü koyalım yeter.
Şimdi
bir başka sorum var.
Empati
yapabildiğimiz anlarda dahil olmak kaydıyla; insanoğlunun sevinç ve acılarını gerçekten
anlayabiliyor muyuz dersiniz?
Zaman
zaman evet. Büyük payda da ise hayır, anlayamıyoruz galiba.
Oysaki
ideal zamanlamayı yakalayacak sabrımız ve içgüdülerimizle bunu da başarabiliriz.
Ne
dersiniz?
Kalbi
hareketler, içinde sevgi ve hoşgörü barındırdığı sürece yanılma payımızı
minimize edecektir diye düşünüyorum. Saygı ve tevazu ile yaklaşım tüm
kalkanları indirecek kadar güçlü bana göre. Hele hele bir de sevgiyle
beslenmişse.
Hayatımızdaki
en büyük zenginliğimiz kalp kazanmak. Mademki sözler ve davranışlar yeri gelip
unutulduğu halde hisler kalıcı oluyor; o halde tüm insanların ve hatta
canlıların kendilerini değerli hissetmeye hakları var. Bunu yapabilenlerden
olmamız dileğimle.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
02.04.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder