Aslında
endişe edecek hiçbir şey yok. Çünkü en güvenli yerdeyiz. Kendi özümüzde,
kalbimizde. Yüreğimizin o sıcacık katmanları arasına dilek tohumunu bırakmamız
yeterli. Zamanı geldiğinde gerçekleşecek mutlaka. Ne erken ne de geç. Tam vaktinde.
İşte
bu satırlarımı destekleyecek öyle güzel bir öykü var ki sırada. Okuyunca
etkileneceksiniz sizler de benim gibi.
Yer
Pakistan. Dünya çapında ünlü bir doktor olan İşân Hüseyni’nin gerçekten
yaşadığı ilginç bir öykü bu.
‘’Günlerden
bir gün ünlü doktora; yaptığı yararlı hizmetler nedeniyle ödül verileceği
bilgisi gelir. Doktor da yoğun ve stresli hayatına kısacık bir mola vererek,
ödülünü alacağı konferansa katılmak amacıyla; uçağa biner.
Fakat
bindiği uçağa yıldırım çarpar. Tüm yolcularla beraber doktor da en yakın
havaalanına inmek zorunda kalır.
Ancak
aksilikler bununla bitmez. Bir sonraki uçağın tam 16 saat sonra olduğunu
öğrenince sinirlenir. Bu durumda hem konferansı hem de ödül törenini
kaçıracaktır.
Havaalanı
yetkilileri doktora yardımcı olmak adına ellerinden geleni yaparlar. Hatta
isterse araba kiralayarak varmak istediği şehre 6 saatte ulaşabileceği
bilgisini de aktarırlar.
Ancak
o da ne?
Bu
sefer de hava şartları sanki gitmesine mani olmak ister gibidir. Gök gürültüsü
eşliğinde yağan şiddetli yağmur bir anda sele döner. Araçlar yollarda mahsur
kalır. Doktorumuz da aralarındadır.
Aracın
içinde çaresiz sağa sola bakınırken, yol kenarında bir ev gözüne ilişir. Tüm siniriyle
kapıyı çalar. Karşısında beliren yaşlıca kadına telefon etmesi gerektiğini
söyler. Yaşlı kadın doktorun o sert tavırlarına rağmen tebessüm ederek, evde
telefon olmadığını belirtir. Gerçekten de fakir kadının evinde ne telefon ne de
elektrik vardır.
Yine
de Tanrı misafiri doktoru içeriye alır. Hızlıca yemek ve çay hazırlayacağını
söyler.
Bu
zorunlu misafirliğe katlanmak zorunda kalan doktor çaresiz bu davete uyar.
Biraz sonra hem ısınmış, hem de yemeğini yemiştir. Peşinden sıcacık çayını
yudumlarken; ilk defa bulunduğu evin ve yaşlı kadının durumu dikkatini çeker.
İçinde
bulunduğu sıkıntılı duruma kendisini çok kaptırdığını ancak o zaman anlar.
Çünkü odanın bir yanında sessizce ibadetini yapan yaşlı kadına gözyaşları eşlik
etmektedir. Belli ki sıkıntısı büyüktür. Tam bu arada bir beşik ve içinde
hareketsiz yatan bir bebek dikkatini çeker.
Bebeğin
kime ait olduğunu sorar. Yetim torunu olduğunu öğrenir. Üstelik ağır bir
hastalık geçirmektedir. Hiçbir doktorun çare bulamadığı hastalığın çaresine
bakacak tek doktor olan İşan Hüseyin adlı doktora ulaşabilmesi içindir, tüm
kalbi istekleri. Ve torununun kurtulması, eski sağlığına kavuşması.
O
anda kendi ismini duyan doktor şaşkınlık içinde ağlamaya başlar. Yaşlı kadının kalbinden
geçirdiği dileğin kabul olduğunu; çünkü beklediği doktorun kendisi olduğunu
söyler.’’
Öykümüz
burada bitiyor.
Kalpten
istenen dileklerin gerçeğe dönüşmesi bu kadar kolay işte. Zaman geliyor hiç
olmayacak gibi duran şeyler oluyor. Doğa, insanlar ve hatta tüm dünya o dilek
için bir araya geliyor. Yollar açılıyor. Bir başkasının başına gelen aksilik
bir diğerinin hayrına oluyor. Ve Sonuçta kalbi dilekler gerçeğe dönüşüyor.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
12.09.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder