Bu
hediyeler içinde bir tanesi var ki hepsinden özel. Hepsinden anlamlı. Defalarca
yazdım. Yine yazıyorum. Yeri geldiğinde yine yeniden yazacağım bıkmadan. Çünkü arada
sırada beraberce hatırlamamızın faydasına tüm kalbimle inanıyorum.
İçimiz
sevgi dolu hepimizin biliyorum. Hissediyorum. Ve zaman zaman iyilik yapmanın
yollarını arıyoruz. İşte fırsat. Hadi gelin bugün en özelini yapalım. Organ bağışlayalım.
Canlara
can katalım. Canlara candan el uzatmanın keyfiyle yaşayalım. Bir değil pek çok
kalbi mutlu ederek, gülümsetelim. Umut olalım. Hayat kurtaralım. Yaşatalım. El birliği
ile. Duyarlı olmanın güzelliğini içimize sindirelim.
Yaşarken
hep bizimle olan parçalarımız, bizlerden sonra da yaşasın. O en zorlu anları
yaşayan çaresiz insanlara bir meleğin tılsımlı dokunuşları gibi değsin
bağışımız. İyileştirsin. Hayata kazandırsın. Alamadığımız nefes,
yaşayamadığımız günler olsun onların canlarıyla.
Hayattan
ayrılırken ölüm meleğine göz kırpmak mı istiyorsunuz? Organ bağışlayın. Bedeniniz
toprak altında yavaşça yok olurken, geride bıraktığınız parçalarınızla o hiç
tanımadığınız canları tebessüm ettireceksiniz. Buna inanın. Hem de ömür boyu.
Tıpkı
şimdi anlatacağım video açılımındaki öykü gibi.
Mütevazi
bir evdeyiz. Yaşlıca bir adam sadık köpeği ile beraber yaşıyor burada.
Sabah
yataktan kalkarken ona ilk günaydın diyen ve hayattaki yalnızlığını paylaşan
yegane dostu köpeği ile.
Günlerden
bir gün, hayat yine her zamanki rutin sırasıyla başlıyor. gerçekte öyle mi
göreceğiz sonun da.
Adam
yataktan kalkıyor. Kendisine bir kahve hazırlarken, köpeğinin de karnını doyuruyor.
Sonra beraberce dışarıya çıkıyorlar. Hava tam bir bahar havası. Bir süre
yürüdükten sonra, adam arkadaşlarının yanına bir kafeye uğruyor. Beraberce hayatın
getirdikleri üzerinde sohbet ederlerken; köpeği dışarda sabırla onu bekliyor.
Camın ardından sahibini izliyor.
Derken
adam arkadaşlarının yanından ayrılıyor. Köpeğiyle beraber günlük alış verişini yapıyor.
Bu arada o çok sevdiği köpeğini sevindirmeyi de unutmuyor.
Ardından
beraberce eve geliyorlar. Fakat rutin sandığımız o döngü birden değişiyor. Nasıl
mı? Adam aniden rahatsızlanıyor. Durumunun ciddi olduğunu anlayınca zor da olsa
ambulansı arıyor. Hemen hastaneye kaldırılıyor.
Peki
giderken yalnız mı dersiniz?
Hayır.
Çünkü sadık dostu onu takip ediyor. Hastane kapısında görevlilerce
durduruluyor. Ve o andan itibaren acil kapısının önünde sahibinin çıkacağı anı
beklemeye başlıyor sadık dost.
Tüm
gece sahibi görünmüyor. Ardından gelen günde de ne yazık ki açılan kapılarda görünmüyor.
Ama bizim sevgi dolu köpeğimiz vaz geçmiyor. Sahibinin er ya da geç o kapıdan
çıkacağı umuduyla; gözü kapıda bekliyor usulca.
Uzunca
bir süre sonra birden hareketleniyor. Kulaklarını dikleştiriyor. O anda hastane
kapısından çıkarılmakta olan bir kadına dikkat kesiliyor. Sanki tanıyor gibi yüzüne
bakıyor. Hemşire eşliğinde tekerlekli sandalyeyle kapıya kadar getirilen kadın
belli ki yeni ameliyat olmuş. Halsiz ama sağlıklı.
Bir
anda ikisinin gözleri buluşuyor. Köpeğimiz kadına doğru gidiyor ve patilerini
uzatıyor. Köpeğin başını sevgiyle okşayan kadın kocaman gülümsüyor. Hiç beklemediği
bir anda karşılaştığı bu köpeğin orada ne aradığını düşüne dursun; cevabı
sadece o sadık dostta saklı kalıyor.
İşte
hayata gözlerinizi yumsanız da, geride sevinen yürekler bırakmanın hafifliği bu
kadar özel ve güzel.
Organlarımızı
bağışlayalım ve bu güzel dokunuşlar bizlere de nasip olsun zamanı geldiğinde.
Bu olağanüstü duyguyu
yaşatanların önünde saygıyla eğiliyorum. İyi ki varlar.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
22.01.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder