Peki
bunu beynimizin hangi yarısı başarıyor dersiniz?
O
gizem dolu ANları fark etmemiz sağlayan SAĞ yarım küremiz. Bu güzel detayı
öğrendiğimde kocaman alkışlamak geldi içimden. Hak etmiyor mu sizce de?
Geçmiş
ve gelecek, olmadık şekillerle düşüncelerimizi ele geçirmeye çalışırken; sağ yarım
küremiz azimle çalışıyor. Hem de durmaksınız. Amacı bizi ŞİMDİ de tutmaya
çalışmak.
Elbette
geçmiş anılarımız ve gelecek düşlerimiz önemli. Bunun için beynimizin sol yarım
küresine çok şey borçluyuz. Ama ŞİMDİyi ve ANı kaçırmadan. Her şey orada çünkü.
Nefes aldığımız ANdayız sadece. Ne geçmişte, ne de gelecekte.
Yazıma
konu olan bu değerli bilgiler çok önemli bir bilim kadınından. Öyküsü de bir o
kadar çarpıcı.
Kendisi
Amerikalı ünlü bir (nöroanatomist) beyin araştırmacısı.
İsmi
Jill Bolte Taylor.
Erkek
kardeşine konan şizofren tanısı nedeniyle, yıllar içinde şekillenmiş bu mesleğe
olan ilgisi.
Hayatın
garip cilvesine bakın ki; beynin sırlarına ömrünü adayan bu kadın; gün geliyor en
büyük dersini yaşamına aniden çelme takan hastalığından alıyor.
Hayat
böyle işte. Pamuk ipliğine bağlı anlardayız her birimiz. Yarın mı? Kimseler
bilmiyor ki. Tıpkı ünlü doktorun, bir sabah tamamen felçli uyanacağını
bilmediği gibi.
Başarılı
bir eğitim ve ardından süregelen başarı dolu iş kariyeri.
Araştırdıkça
beynin gizemli yollarında yürümek onun için daha da anlamlı olmuş. Özellikle
ağır akıl hastaları üzerine yoğunlaşmış. Sorduğu sorulara bulduğu cevaplar, ona
beynin gizemini daha da sevdirmiş.
Ta
ki 1996 senesinin o sabahına değin.
Her
şeyin normal olduğu bir gecenin sabahına uyandığında; maalesef beyninin sol
yarısında patlayan bir kan damarı karşılamış onu. Ve 4 saat gibi kısacık bir
süre içinde; beyninin kendisini nasıl yarı yolda bıraktığına an be an tanık olmuş.
Düşünsenize
sadece 4 saat. Artık yürüyemeyen, konuşamayan, okuyamayan, yazamayan ve hayatı
ile ilgili hiçbir şey hatırlayamayan birisi haline gelmesi için yetmiş de
artmış bile.
Bir
doktor, bir araştırmacı, bir beyin uzmanı için hayatın korkunç bir trajedisi
elbette bu yaşadıkları. Ancak daha o tükenme anlarında başlamış hayata
asılmaya. Yaşadıklarını, beyninde olanları anlamaya çalışmış elinden
geldiğince.
Bu
sefer gözlem altına aldığı akıl hastaları yokmuş karşısında. Bizzat kendisi ile
yarı hasarlı beyni ile yüzleşmiş ilk defa. Ve bu azim dolu süreç tam 8 yıl sürmüş.
Bu arada öyle şeyler öğrenmiş ki yaşama dair, iyileşir iyileşmez onları kaleme
almış. Hayatla mücadele sırasında baş gösteren tüm zorluklarda; gücün tamamen
kendi elimizde olduğunu anlatmayı ilke edinmiş. (devamı 2/3’ de)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
14.01.2016
Devamını merakla bekliyorum. Ne müthiş!
YanıtlaSil