Araştırmaları
sırasında normal insanlarla, akıl hastalarının beyinleri arasındaki biyolojik
farkların neler olduğunu çözmeye çalışmış öncelikle. Kendi deyimiyle beynin
mikro devre haritalarını çıkarmış. Yaşantısına anlam katan bu çalışmaları;
kendi hastalığı ile yüzleştiğinde ise bambaşka bir seyir almış.
Şimdi
gelin bu önemli bilim kadınının ilk bulgusuna göz atalım. Bu konu ile ilgili daha önce ben de bir
yazımda değinmiştim. Ama şimdi artılar var üzerine ekleyeceğimiz.
Beynimizin
her iki yarısı farklı amaçlarla çalışıyor. Her ikisi de aldıkları bilgiyi
farklı işliyor. Farklı biçimde düşünüyor. Üstelik farklı şeyleri önemsiyor.
Peki
birbirleriyle nasıl haberleşiyorlar? Yaklaşık üç yüz milyon sinir lifinin
kurduğu bir köprü yardımıyla.
Sağ
küremiz resimlerle düşünüyor. Bedenimizin hareketlerini algılayan yanımız. Bizim
enerji varlığımızı oluşturuyor. Bir anlamda BİZi tamamlamaya çalışıyor.
Sol
küremiz doğrusal ve yöntemsel düşünüyor. Üstelik olmadık ayrıntıların peşinde.
Andaki o ayrıntıları alıyor. Geçmiştekilerle karşılaştırıp başlıyor bizimle
konuşmaya, talimatlar vermeye. Böylece geleceğimize uzanıyor. Haliyle bizi
şimdiki zamandan uzaklaştırıyor. Üstelik sağ kürenin aksine; ilk sözü hep BEN
olarak çıkıyor.
Sonuçta
tek bir beynimiz olduğu halde; her iki yarı da tamamen farklı kişilik
özelliklerine sahip. Belki de beynimizin içindeki o bitmeyen karmaşanın sebebi
tamamen bundan kaynaklı. Öyle değil mi?
Bir
yanımız BEN; diğer yanımız BİZ diyor. Bir yanımız ANda kal derken, diğer
yanımız gelecek endişelerine gömülüyor. Geçmişte yaşadıklarına hayıflanıyor.
Peki
bizler ne yapıyoruz? Hangisine sözümüzü geçirebiliyorsak onu susturuyor, diğerini destekliyoruz; farkında bile olmadan. Ama itiraf edelim ki en çok BEN
diyoruz. Önce BEN. BİZ olmak nedense zorumuza gidiyor. Dolayısıyla andaki
güzellikleri es geçiyor, huzurdan uzaklaşıyoruz.
Oysa
huzurun o dingin, masmavi kumsalında olmak eksiklerimizi tamamlayacak. Bakışlarımıza
sihirli bir pırıltı katacak. Tıpkı aşık olduğumuz zamanlardaki gibi yine aşkla
bakacağız yaşamın tüm anlarına.
Nasıl
mı? (devamı 3/3’ de)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
14.01.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder