İlginç
kelimeleri seviyorum. Manalarını öğrenmeyi de. Ardındaki gizemler bana bana o
kadar çok şey düşündürüyor ki.
İşte
onlardan iki tanesi daha.
HALO
ve HORN.
Halo,
ışık halkası demekmiş. Eski gravür resimlerinde meleklerin başının üstünde
taşıdıkları pırıltılı halka gibi.
Ben
çocukluğumdan beri neşeli, iyimser ve güler yüzlü insanların bu halkayı doğal
olarak taşıdıklarına inanırım. Göremeyiz, ama hissederiz. Sıcacık yapar
içimizi. Yanlarında olmak iyi gelir ruhumuza.
Ünlü
Amerikalı yazar Orison Swett Marden’ın sözleri de bunu destekler gibi;
‘’Neşeli bir ruh en büyük zenginlik hazinesidir. İyimser olabilmek kıymetli bir
mirastır. Hele iyimserlik özelliği,
sevimlilik, nezaket ve yüz güzelliğiyle bir arada bulunursa, yeryüzünün hiçbir
hazinesi bununla kıyaslanamaz. ‘’
Bu
nedenle değil midir ki; başının üzerinde o görünmez ışık halesini taşıyan,
tebessüm dolu insanları henüz uzaktan gördüğümüzde bile olumlu sinyaller almaya
başlarız. Bizleri pozitif enerjisiyle hemen etkiler. Haklarında hiçbir şey
bilmesek de olumlu düşünür, sevgiyle yaklaşırız. İşte bu etkiye HALO etkisi
deniyor.
Yani
bir insanın, bir özelliğinden yola çıkarak; onun tüm özelliklerinin benzer veya
aynı olduğuna inanmak. Halbuki her insanın belirli özellikleri pozitif
olabilecekken diğerleri negatif olabilir.
Peki
ya hep asık bir yüz ifadesi ile gezenler. Karamsar bakışları, bazen iğneleyen
davranış şekilleri ile negatif enerji yaydıklarının farkındalar mı acaba? Anı kaçırdıklarını,
geçmişle endişe yüklü gelecek arasında mekik dokuyan düşüncelerinin
yüzlerindeki yansımasını bir bilseler. İşte böylesi insanları gördüğümüzde ilk
aklımıza gelen hemen yanlarından uzaklaşma isteği olur. İster istemez haklarında
olumsuz düşünürüz. Tek bir olumsuz özellik yeter bazen o kişi hakkındaki
düşüncemizi belirlemeye. İşte bu etkiye de HORN etkisi deniyor.
Bir
de ZEİGARNİK etkisi var ki; bu da çok ilginç. Yarım kalan işlerin daha çok
akılda kalması anlamında kullanılıyor. En güzel örneği tabii ki diziler.
Ancak
böylesi bir etkileşim ve genellemenin bizlerin bazen hata yapmamıza da sebep olduğunu
da unutmamak gerek. Empati yapmadan, tek bir özellikten hareket etmek değil söz
edilenler. Her ikisi de sadece ANLIK etkiler. Yaklaşık 7 saniye kadar bir süre.
İlk çarpıcı etki.
Fakat
anlık da olsa özel yaşamda, iş hayatında ve sosyal ortamlara ilk adımlarda çok
etkili olduğunu savunuyor uzmanlar.
İlk
etkinin her zaman önemli olduğunu eskiden beri savunuyorum ben de. Doğru mimik,
doğru ifade, kendinden emin beden duruşu, dozu iyi ayarlanmış kuvvetli bir el
sıkma ve hafif bir gülümsemenin bize katacağı artılar öyle fazla ki. Bir anlamda
başımızın üstünde o ışıklı haleyi taşımakta fayda var. Çünkü ilişkilerin temeli,
bu ilk izlenim üzerine kuruluyor genellikle. Sağlamsa korkmadan hedefe ilerlemek
mümkün.
Pek
katılmasam da bu etkiye maalesef giyim ve kıyafet de etki ediyor. Etrafımızda
gönül gözü ile bakmasını bilen insanların ne kadar az sayıda olduğunu düşünecek
olursak; giyimin de diğerleri kadar göz doldurduğu bir gerçek ne yazık ki. Horn
etkisini destekleyen önemli bir unsur yani. (güzel bir öykü ile devamı 2/2 ‘de)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
01.03.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder