22 Ocak 2018 Pazartesi

DENİZ TARAĞININ MUCİZESİ

İnceliği, esnekliği, yumuşaklığı ve parlaklığı ile duyu organlarımızın gönlünü okşayan 
İPEK; anavatanı Çin'den tüm dünyaya yayılmış. Bu incecik ama sağlam ürünün; minicik bir ipek böceğinin yaşam döngüsündeki kozalardan elde edildiğini hepimiz biliyoruz.

Peki, her bir teli saç telinin üçte biri kadar ince olan, bu nedenle ancak büyüteç altında cımbızla ayrılarak elle işlenen ve dokuması güneşe tutulduğunda altın gibi parlayan ipeğe ne dersiniz?

Evet, böylesi bir ipek türü daha var doğada. Üstelik deniz tarağından elde ediliyor. Ve dünyada en çok aranan ürünler arasında ilk sıralarda yer alıyor.

Gelin şimdi İtalya’nın Sardunya adası yönünde, masmavi denizlere açılalım ve deniz ipeğinin var oluş hikayesi ile yaşama gülümseyelim.

Binlerce yıl kralların, kraliçelerin kaftanlarını süslemiş bu değerli ipeği elde etmek oldukça zahmetli. Denizin derinliklerinde aramak, bulmak, ustaca çıkarmak, işlemek, boyamak ve nihayetinde dokumak için adeta zamana karşı yarışmanız gerekiyor. 

Üstelik bu işe gönlünü veren, deniz ipeğini usta parmakları ile dokuyan TEK bir kişi var dünyada.

İsmi Chiara Vigo.

62 yaşında bir kadın.

İtalya’nın Sardunya adasında yaşıyor.

Ailesinin geçmişinden edindiği değerli bilgileri adım adım uygulamayı çok seviyor. Deniz ipeğine ömrünü vermesi de bunun en güzel kanıtı zaten.

Her yıl bahar ayı geldiğinde; Deniz Güvenlik ekipleri eşliğinde Sant'Antioco adası kıyılarına gidiyor. Bu küçük ada; pembemsi köy binalarıyla; Sardunya adasının batısında yer alan; şirin bir balıkçı kasabası.

Duasını okuyup denize dalan Vigo’nun deniz ipeği serüveni, tam 15 metre derinlikteki mağaralara ulaşması ile başlıyor. Bu mağaralar anne tarafındaki kadınlar tarafından 24 kuşak boyunca gizli tutulmuş. Kimsenin bilmediği oldukça özel alanlar.

Orada bir Akdeniz midye türü olan deniz tarağının kabuğundan çıkan ince püskülleri buluyor. Yanın da taşıdığı bıçağı ile dikkatlice kazıyarak yüzeye çıkarıyor. Ve bu işi defalarca tekrarlıyor. Çünkü sadece 30 gram deniz ipeği elde etmek için tam 100 kez denizin derinliklerine dalmak gerekiyor.

Peki deniz ipeği nasıl oluşuyor dersiniz?

Deniz tarağı bir sıvı salgılıyor. Denizin tuzlu suyu ile birleşen bu sıvı katılaşıyor. Keratine dönüşüyor. Ve işte karşımızda deniz ipeği.

Denizden itina ile çıkarılan deniz ipeğinin işlenmeden önce güzelce temizlenmesi ilk öncelik. Bu amaçla üç saatte bir tazelenen suda 25 gün  bekletiliyor.

Tuzdan arındıktan sonra kurutuluyor.

Üzerine yapışan diğer kalıntıları yok etmek için özel bir fırçayla fırçalanıyor.

Ardından sıra en zor aşamaya geliyor. Büyüteç altında cımbızla tek tek ayrılan püsküller bir iğde yardımı ile eğriliyor.

İplik haline gelince kavanozdaki bir sıvının içine batırılıyor. Limon, türlü baharat ve yosunlardan oluşan bu sıvıda; saniyeler içinde elastik bir hal alıyor. Güneş ışığına tutulduğunda altın gibi parlamasına işte bu kür sebep oluyor.

Son olarak; eğer istenirse meyve, çiçek ve deniz kabuklarından elde edilen doğal boylarla boyanıyor.

Tüm bu bilgiler 1000 yıldır kuşaktan kuşağa aktarılmış. Son temsilcisi Vigo, deniz ipeği toplamayı, eğirip boyamayı ve dokumayı çok seviyor. Yaptığı desenler güneşe tutulduğunda altın gibi parlıyor.

Geçmişi 5000 yıl öncesine dayanan deniz ipeğine eski yazıtlarda rastlanmış ilk önce. Mezopotamyalı kadınların yaptığı dokumalar ve el işleri; İsrail’den Mısır’a, firavunlardan din adamlarına kadar pek çok ünlünün giysilerini süslemiş yıllarca.

Yıllar içinde anneden kızlarına devredilen bu güzel sır günümüze eksiksiz ulaşmış. 200 yıllık dokuma tezgahının başında çalışmaktan zevk alan Vigo için anneannesinden öğrendiği bu sırlar son derece kıymetli.

Bunların başında da denize ettikleri yemin geliyor.

Bu yemin, yaptıkları sanat eseri değerindeki ürünlerin parayla alınıp satılmaması üzerine. Sadece hediye etme şansları var. Kendi evinde dahi bir tek eserini bulundurmayan Vigo’nun eserleri;  Paris Louvre Müzesi'nde, Londra British Müzesinde ve Vatikan'da da sergileniyor.

Kendisi eşi ile sade bir yaşam sürüyor. Emeklilik maaşı ve yapılan bağışlarla geçiniyor. Gün geliyor eserlerini yeni evli çiftlere, yeni doğan bebeklere hediye ediyor. Gün geliyor Danimarka Kraliçe’sine ya da Papa’ya sunuyor.

Bu zahmetli uğraşta; sadece yarım metrelik deniz ipeği kumaşı elde etmek için Vigo’nun tam altı yıl uğraşması gerekiyor. Ağırlığı sadece 2 gram olan, tüyden bile hafif bu dokumalarda; ailesinden öğrendiği 140 farklı deseni kullanıyor.

Küçük yaşından itibaren kızı Maddalena'yı bu sanata ikna etmeye uğraşmış. Boyaların formülü dışında bu sanatın tüm detaylarını ve inceliklerini öğretmiş. Ancak kızının bu işe yeterince gönüllü olmadığı gerçeği ile yüz yüze olması onu biraz üzüyor.

Üstelik dünya genelinde verdiği hediyeler dışında, eserlerini barındıran ve Sant'Antioco adasında yer alan, dünyanın TEK deniz ipeği müzesi kapanma tehlikesi ile karşı karşıya.

Gün gelip unutulacak olsa da; tarihte bir zamana böylesi bir sanatın son temsilcisi olarak imza atmak; onun için büyük gurur. Ama UMUT hayatın her alanında olduğu gibi burada da iş başında ve ışıltısını bu sanatın son temsilcisi Chiara Vigo’nun üzerinden ayırmıyor. Ne diyelim elleri dert görmesin.

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

04.10.2017





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...