23 Mart 2023 Perşembe

İZOLE EDİLEN BEBEKLER (1/2)

Yapılan araştırmalar günümüzde dünya üzerinde 6300 farklı dil olduğunu gösteriyor.

Peki hiç düşündünüz mü ilk dil ne zaman insanlıkla buluşuyor diye?

Uzmanlar; insanların korkularını, acılarını, sevinçlerini, kısacası duygularını dışa vurabilmek amacıyla çıkardığı anlamlı anlamsız seslerin zaman içinde dilleri oluşturduğunu belirtiyor.

Ancak araştırmalar derinleştikçe karşımıza uzun bir evrimleşme süreci çıkıyor.

Bu amaçla insan doğasının evrimsel yapısını inceleyen bilim insanları bir takım evrelerle karşılaşmış.

İlk evrede insanın konuşabilmesi için öncelikle iki ayağı üzerine kalkıp başını ve çenesini yukarıya kaldırması gerekiyor. Böylece oluşan gırtlak anatomisi sayesinde ilk adım atılmış oluyor.

Ardından elin kullanım süreci devreye giriyor. Elini hareket ettiren insan istemsiz olarak dilini de çalıştırıyor. Çünkü el hareket ederken ya da konuşurken beynimizin aynı bölgesi aktive oluyor. Böylece ilk işaret dili ortaya çıkıyor.

Bunu takiben insanlar çıkardıkları karışık ve anlamsız sesleri keşfediyor. Yıllar geçtikçe bu anlamsız sesler birbirinden ayrılmaya, her birine farklı anlamlar yüklenmeye başlıyor.

Sonuç itibarı ile diller ortaya çıkıyor.

Tüm bu süreçte dünyada konuşulan en eski dil Sanskritçe. Halihazırda Hindistan'ın resmi dillerinden bir tanesi.

En eski yazılı dil ise MÖ 3200'lerde Sümer ve Eski Mısırlılara ait.

Dünyanın en zor dili hangisi derseniz karşımıza istisnasız Çince ve ardından Japonca çıkıyor.

Dünyanın en zengin dilleri sırasıyla; 6 milyon 96 bin 983 kelimesi ile İngilizce; 5 milyon 824 bin 781 kelime hazinesi ile Madagasî ve son olarak 3 milyon 543 bin 158 kelimesiyle Fransızca.

Günümüzde duygu ve düşüncelerimizi aktarıp insanlarla iletişim kurarken hiç aklımıza gelmese de; dillerin nasıl ortaya çıktığı konusu hala gizemini koruyor.

Tarihten günümüze kadar; konuya kafa yoran dil bilimcilerin ve araştırmacıların, bu yolculukta karşılaştıkları ise hayli düşündürücü.

Bu amaçla yapılan deneylerin üzücü ve kafa karıştırıcı olduğunu da söylemek lazım.

Çünkü tarih sayfalarında denk gelinen deneyler, pek çok kez yeni doğmuş ve tamamen izole edilerek teste tabii tutulan bebekler üzerinde yapılmış.

Onların dış dünyayla herhangi bir şekilde iletişim kurmasını engelleyen bu tip deneylere de “dil yoksunluğu deneyleri” adı verilmiş. (devamı 2/2’ de)

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

05.01.2023

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...