Tabiat olaylarını, mimari yapıları, toplumsal olayları yorumlarken anlam kazandırmak için, yapılan çalışmaların ortaya çıkardığı sözlü edebiyat hazineleri; tarihin her döneminde insanların ilgisini çekmiş.
İşte
Kız kulesi hakkında anlatılan efsaneler de böyle oluşmuş.
Gelin
onlardan birkaç tanesine göz gezdirelim.
Önce
Yunan mitolojisinden gelen ve yıllar içinde dilden dile dolaşırken; gerçekte
Çanakkale Boğazı’nda geçse de bir şekilde bu kuleyle ilişkilendirilen efsane.
Aynı
zamanda Kız Kulesi’ne ismini veren Abydos Kralının oğlu Leander ile Afrodit’in rahibesi
Hero’nun arasında geçer bu aşk öyküsü.
Çanakkale
Boğazı’nın en dar yerine denk gelen ve iki yakayı adeta birbirine yaklaştıran Abidos
ile Sestos kentleri arasında yaşanır.
Sestos
bölgesinde yer alan ve güzellik tanrıçası Afrodit’e ait olan tapınağının bakımı
güzel rahibe Hero’ya aittir.
Her yıl Sestos’ta Afrodit’in genç yaşta kaybettiği sevgilisi Adonis adına şölen düzenlenir.
Törene
katılan genç kızlar ve delikanlılar bu vesile ile tanışır ve ilişkilerini yaşam
boyu perçinler.
Karşı
yakada yaşayan prens Leandros da bu şenliklerin birinde Sestos kentine gelir.
Karşısında
gördüğü güzel rahibe Hero’dan adeta büyülenir.
Kısa
süre içinde tanışırlar ve ilişkileri aşktan adeta karasevdaya döner.
Neden
mi?
Çünkü
aralarında bir engel vardır.
Hero’nun
ailesi varlıklıdır ve kızlarının evlenmesini istemez. Onu rahibe olarak
tapınağa hapsetmeleri de bu yüzdendir.
İki
genç engellere rağmen bir araya gelip aşklarını devam ettirmek ister.
Bu
amaçla aralarında bir buluşma yöntemi geliştirirler.
Buluşmak
istedikleri zaman rahibe Hero, gece karanlık çöktüğünde elindeki meşaleyi karşı
sahile doğru sallayacaktır. Leandros ise bu ışığı görünce boğazın serin
sularına atlayacak ve yüzerek güzel Hero’sunu kucaklayacaktır.
Böylece
başlayan serüven bahar ve yaz aylarında sorunsuz bir şekilde devam eder. Ancak
kış gelip sular azgınlaştığında işler zorlaşır. Aşkının yüzerken hayatını
tehlikeye attığını gören Hero buluşmalarına bir süre ara vermeleri gerektiğini
söyler.
Leandros
başlarda sevgilisine hak verse de her gece kıyıya gidip aşkından gelecek ışıklı
sinyali beklemekten kendini alamaz.
Aynı zor duygularla boğuşan Hero da soğuk bir kış gecesi elindeki meşaleyi yakar ve karşı kıyıya sallamaya başlar.
Onu
gören Leandros bir an bile düşünmeden kendini buz gibi soğuk suya atar. Başlar
yüzmeye. Ancak dalgalar ve akıntıyla boğuşurken yolunu kaybeder ve bir süre
sonra tüm gücü tükenir.
Karşı
kıyıda ümitle bekleyen Hero ise yaptığına pişman halde sabahı zor eder. Sahile
vardığında aşkının cansız bedeniyle karşılaşır.
Üzüntüyle
ve hıçkırıkla kuleye geri döner. Gözlerini kapatıp kendini usulca boşluğa
bırakır.
Bazı
tarihsel kaynaklara göre; bu efsanevi aşk öyküsünde geçen meşalenin yerini Kız
Kulesi alır. Bu nedenle sözü edilen aşk öyküsü bu kuleyle beraber anılır. Ve
uzun yıllar boyunca Leander (Leandros) Kule’si olarak tarih sayfalarında yer alır.
Bir
başka aşk öyküsü ise Selçuklu dönemine rastlar. Battal Gazi ile Bizans tekfurunun
kızı arasında geçer.
Nedeni
ise bölgede yaşayan Bizans tekfurunun kızına olan aşkıdır.
Bu
durumu hoş karşılamayan baba, Battal Gazi’nin sefere çıkmasını fırsat bilip
kızını denizin ortasına yaptırdığı kuleye kapatır.
Geri
döndüğünde olanları öğrenen Battal Gazi, kulede hapis tutulan sevdiğini kurtarır
ve aşkları yaşam boyu sürer.
Mutlu
sonla biten bu öyküden sonra, sıra hepimizin aşina olduğu bir başka hüzün dolu
öyküde. (devamı 3/3’de)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
08.02.2023
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder