26 Şubat 2024 Pazartesi

GERÇEKLER CAN ACITIYOR (1/2)

Geçmiş zamanlarda yaşanan olayların ve kişilerin incelenmesi bilimi olarak tarif edilir, tarih.

Zaman içinde toparlanan bilgilerden, notlardan, görsel kanıtlardan ve yorumlardan oluşur.

Yıllar içinde sayfalar sayfalara eklenir ve geçmişi öğrenek isteyenler o sayfaları karıştırmaya başlar.

Gelin görün ki o sayfaların bazısı yüzümüzü gülümsetirken, bazısı içimizi karartır.

Çünkü aradan ne kadar zaman geçerse geçsin; geçmişte yapılan haksızlıkların gün yüzüne çıkması canımızı acıtır.

Üstelik hiç aklımıza gelmeyecek şekillerde.

Şimdi paylaşacaklarımı okuduğunuzda en az benim kadar şaşıracağınızı ve üzüntü duyacağınızı biliyorum. Ama gerçekler ne kadar can acıtıyor olsa da bilinmeli diye düşünüyorum.

Hepimizin geçmiş yıllardan aşina olduğu bir çizgi film var. İsviçre’nin karlarla kaplı dağlarında koşup oynayan, iri gözleri ile yüreklerimizi ısıtan, iyilik timsali Heidi.

Büyükbabası ile bir dağ köyünde yaşayan, Peter ile dağ bayır koşuşturan sevimli hallerini unutmak ne mümkün.

Çünkü dağları, ormanları, hayvanları seven, iyilik dışında hiç bir şey düşünmeyen masum bir kız çocuğuydu karşımızdaki.

Kaç defa denk geldik, kaç defa izledik.

Gelin görün ki yaz ya da kış hangi mevsim olursa olsun ayaklarını hiç dikkate almadık. Oysaki dağlık bir bölge, taşlı, çamurlu hatta buzlu yollar.

Ama Heidi hiç ayakkabısını giymedi.

Acaba yok muydu?

Nedenini araştırmadık, üzerinde düşünmedik.

İşte şimdi tam zamanı.

Karakterin yaratıcısı ve Heidi kitabının yazarı İsviçreli kadın yazar Johanna Spyri (Johanna Louise Heusser).

Yaşamını daha çok kırsal kesimlerde geçiren ve kitaplarında buralardan esinlenen yazarın en ünlü kitabı Heidi.

O çok sevdiğimiz karakter sayesinde, çocuk kölelerin yaşam şekillerini ve duygularını ön plana çıkaran yazar; eserini elli üç yaşındayken kaleme alır.

Onun sayesinde İsviçre’nin tarihindeki acı gerçekler tüm dünya tarafından öğrenilir.

Verdingkinder (Verdingung) olarak da bilinen "sözleşmeli çocuk işçiler"; maalesef İsviçre tarihinin bilinen ancak hep unutulmak, unutturulmak istenen karanlık bir yanı.

Bu çocuklar geçmiş yıllarda İsviçre'de; çoğunlukla yoksulluk ya da ahlaki nedenler ileri sürülerek ailelerinin yanından alınır. Genellikle ucuz iş gücüne ihtiyaç duyan, mülk sahibi çiftçiler olan yeni ailelerin yanında yaşamaya, daha doğrusu çalışmaya gönderilir.

Bu çaresiz çocukların; aileden, sevgiden, ilgiden ve bakımdan uzakta geçirdikleri yaşam şekilleri; maalesef insanın içini acıtacak kadar zordur.

Bu acı gerçek nedeni ile İsviçreliler için Heidi ve onun temsil ettiği tüm yalınayak çocuklar; adeta utancın bir simgesi olarak tarihteki yerini alır.

Neden mi?

Tıpkı gerçek yaşamlarında olduğu gibi; çizgi filmde de Peter ve tüm arkadaşları ayakkabı giyerken sadece Heidi yalınayaktır. Çünkü köle olan çocuklar yalınayak olmalarıyla tanınır.

Ahırlarda hayvanlarla beraber samanların üzerinde yatan, soğuktan ve açlıktan üşüyen, sadece çuvaldan elbise giyebilen çocuklarda ayakkabı ne arasın?

Gerçi devlet iki senede bir defaya mahsus ayakkabı verir, ancak büyüme çağındaki çocuklar o ayakkabıları giyemeden büyür maalesef.

Şimdi o minicik ayakların ardındaki acı gerçeğe bakalım mı? (devamı 2/2’ de)

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

13.09.2023

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...