Paylaşmak için buradayım. Hayatı, yaşadıklarımızı, bakıp da göremediklerimizi, görüp de es geçtiklerimizi, ortak paydadaki sevinç ve üzüntülerimizi, kısacası yaşamın içindeki her şeyi paylaşmak adına... Yazılarımla... Hepsi hayatın içinden yaşamın ta kendisi!
8 Ocak 2011 Cumartesi
HERBİR DERTTEN ALA
“Ayrılık, ayrılık aman ayrılık
Her bir dertten ala,
Yaman ayrılık… “
Sevgi ve onun getirileri bazen çok ağır olabiliyor. Kalbimiz aslında elimizin yumruğu büyüklüğünde ama içine sığdırdıklarımız dünyalara kadar. Kaç kişiyi seviyor ve kaç kişinin gönül sıcaklığını saklıyoruz içimizde biz bile çoğu zaman bilmiyoruz ya da farkında olamıyoruz. Anne baba sevgisi ile başlıyor bu güzel ilişki harmanı; sonra kardeş, akraba ve arkadaşlarla gelişiyor. Ardından kendi canımızdan çok sevdiğimizi, aşkımızı bulduğumuzda en üst sınırlarına ulaşıyor. Ve elbette çocuk sevgisiyle taçlanıyor.
Tüm bu sevgiler bize hayat enerjisi oluyor, yüreğimizin sıcaklığını her daim canlı tutuyor, umut aşılıyor. Zorluklara daha kolay dayanmamızı, üzüntülere karşı daha metin olmamızı sağlıyor.
Sevgi bizi zenginleştiriyor; gönül gözümüzü açıyor, birbirimizle olan bağlarımızı her daim güçlü tutuyor. Araya giren mesafeler bile onu eritmeye, sıcaklığını söndürmeye yetmiyor.
Ama severek ayrılmak, sevdiğini istemesen de şartlara boyun eğerek, bilerek, kendinden uzaklaştırmak zorunda kalmak; hayatın en acımasız oyunu olarak karşımıza çıkıyor.
Sonunda hiçbir araya gelemeyecek olduğunu bilmek…
Buna rağmen hep kavuşacakmış gibi sevmek…
Ayrılığa inat sevmekten hiç vazgeçememek…
Bunu anlatmak kadar anlaması da zor biliyorum. Yaşamayan bilmez, bilemez. Çok sevmeyen, sevdiği için canını feda etmek söz konusu olduğunda gözünü kırpmadan evet diyemeyen bu sözlerime kolay kolay hak veremez.
Zaman en iyi ilaç olsa da ayrılığın üzerine sinen nahoş kokusunu silmek; sizi her an esir almaya hazır özlem rüzgarlarını yok etmek zordur.
Karşılaştığınız ( eğer engelleri yıkıp karşılaşabilirseniz) ya da sesini duyduğunuz (eğer sesini duyabilecek kadar şanslıysanız); o kısacık zaman aralıklarında çok iyi olduğunuzu söyleyip mutluluk oyunu oynarsınız. Oynarsınız ki sevdiğiniz üzülmesin, aklı sizde kalmasın.
Sevmek ve ayrılık…
Nedense sevginin yanına en yakıştıramadığım sözcüklerden bir tanesi ayrılık. Sevginin o çağlayan çoşkusuna hiç yakışmıyor. Bana sızıyı, içten içe derinleşen yalnızlığı ve ne yapılırsa yapılsın geçmeyen bir yarayı anımsatıyor. Bedenen değil ama ruhen alınabilecek en büyük darbelerden bir tanesini.
Sevmiyorum ayrılıkları. Çok severken ayrı kalmaları…
Hiç kimselere yakıştıramıyorum üstelik. Gün geliyor biten ilişkilerinde iyi ki ayrıldım diyerek sevinenlere özeniyorum. Gün geliyor yaşadığım güzelliklere şükürlere ediyorum. Sonunda ayrılık olsa bile yaşananların insanı zenginleştirdiğine, ayrılıkların ise daha çabuk olgunlaştırdığına inanıyorum. Ama severek ayrılanların sevdiklerini ölene kadar unutamadıklarını; zaman zaman dudaklarında minicik bir tebessümle, zaman zaman göz pınarlarına gelip yerleşen haylaz bir göz damlasıyla yaşattıklarını çok iyi biliyorum.
“Ayrılık, ayrılık aman ayrılık
Her bir dertten ala,
Yaman ayrılık… “
Severek ayrılmak zorunda kalanlara ve yeterince anlaşılamadıkları için dertlerini kimselerle paylaşamayanlara benden selam olsun. Unutmayın ki yalnız değilsiniz.
Sevgiyle kalın
Belgin ERYAVUZ
26.11.2010
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder