22 Ekim 2016 Cumartesi

HORMONLARIMIZ DİLE GELSEYDİ (2/2)


Bizler hayata aşkla bakmaya devam ederken; gelin sıradaki memeli hormonumuza 
OKSİTOSİNe göz atalım.

Yunanca ‘hızlı doğum’ kelimesinden geliyor.

Nam-ı diğer AŞK HORMONU.

Sevmemek olur mu? İçimizdeki korkuyu ve stresi azaltıyor. Beşeri ilişkilerimizi kolaylaştırıyor.

Bu hormonun üremedeki etkileri muhteşem. Tam doğum sırasında ve sonrasında mucizeler yaratıyor. Doğumu kolaylaştırıyor, süt salgısına zemin hazırlıyor. Anne ile bebek arasındaki o muhteşem bağı hazırlıyor.

Bedenimizdeki miktarı yeterliyse, ilişkilerimiz çok güzel ilerliyor. Eksikliğinde ise anti sosyal olma, kişilik bozukluğu gösterme riski dahi var.

ADRENALİN.

Hepimize aşina gelen bu hormon, bir başka mucize. Tehlikeli sporlarda görülmesine alışığız çoğumuz. Böbrek üstü bezlerimizden salgılanıyor. Heyecan, korku, öfke anlarımızda bedenimiz bu hormonun salgılanmasıyla kendisini korumaya alıyor. Damarlar daralıp, bronşlar açılıyor, kalp hızlanırken beden alarma geçiyor.  

Bir de NORADRENALİN hormonumuz var ki, o da aynı yerden salgılanıyor.

Merkezi ve sempatik sinir sistemimizde görev yapıyor. Kaslarımıza giden kan akımını artırıp bizi ‘kaç’ ya da ‘savaş’ yanıtına hazırlıyor. Önemi tartışılabilir mi?

Peki bedenimizin enerji dengesini hangi hormon sağlıyor dersiniz?

LEPTİN yani tokluk hormonumuz.

Bedenimizdeki yağ dokusundan salgılanıyor. Açlık duygumuzu yok ediyor. Bedenimizin ihtiyaç duyduğu enerjiyi yağ depolarından harcarken de dengemizi sağlamasına şapka çıkarmak gerek.

Geceleri en yüksek seviyedeyken, sabah karşı azalıyor ve diğer hormonlarla beraber işlerini tıkır tıkır yoluna koyuyor. Bu nedenle de elimizden geldiğince onun salgı ritmine özen göstermemiz gerekiyor. Sürekli yüksek dozlarda salgılanması obeziteye açık davetiye çıkarıyor; aman dikkat.

Sözün özü; burada andıklarımız ve daha niceleri; tüm hormonlarımız başımızın tacı. Sağlığımız, mutluluğumuz, bedeni ve ruhsal ışıltımız her şeyimiz onlara emanet. Bize düşen görev ise onlara gözümüz gibi bakmamız.

Dile geldiklerinde bizden memnuniyetle bahsetsinler bizim için yeterli.

Yerken, içerken, uyurken, çalışırken, koştururken, mücadele ederken, ilişki kurarken, kısacası hayatımızı yaşarken her bir parçamıza saygıyla yaklaşalım. Sevgiyle sarıp sarmalayalım. Onlara en büyük teşekkürümüz bu olsa gerek.

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

26.09.2016





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...