Sanki her şey yerli yerinde kalacak, herkes ve her şey bizi olduğu gibi bekleyecek, zamanın o acımasız değişimine uğramadan eskisi gibi kalacağımızın garantisi elimizdeymiş gibi.
Peki ya hastalıklar, peki ya zorunlu ayrılıklar, peki ya ters giden olaylar…
Kendi özeline ait tüm yapmak istediklerini erteleyerek, yaşamayı hep sonraya bırakanlar, doludizgin koşanlar! Sözüm size, sözüm hepimize. Çünkü hepimiz aynı kaosun içinde yuvarlanıp duruyoruz ama, ufacık detaylarda gizli kalmış yaşamı ve mutluluğu ıskalayıp geçiyoruz.
Zaman zaman neden mutlu olamadığımıza şaşırarak, nerede yanlış yaptığımızı bilemeden bu dünyadaki en güzel şeyi YAŞAMAYI erteliyoruz. Oysa ki önemli olan koştururken de, tüm sorumluluklarımızı yaparken de bir yandan hayatı ıskalamamak. Mutlu olmayı bekleyeceğimize, aslında mutlu olduğumuzun farkında olmak.
Çocuklarımız büyürken onlara yeterince zaman ayırıp, onlarla beraber büyümek; işlerimizin tüm dünyamızı kaplamasına izin vermeden sevdiklerimize de zaman ayırmasını bilmek, hep hayalini kurduğumuz kendimize özel şeylere de özen gösterip gerçekleştirmeye çalışmak.
Kısacası nefes aldığımızın, yaşadığımızın farkında olmak. Zamana esir olmadan, gerekirse zamanı esir alarak yaşadığımızı iliklerimize kadar hissetmek. Delice koşmadan, daha dingin daha sakin sularda kulaç atmak…
Mümkün değil gibi görünse de denemek gerek, hem de son nefesimize kadar bıkmadan ve usanmadan.
Hayat Bekle Beni! Şu andan itibaren yanındayım ve hiç olmadığım kadar mutlu olmaya kararlıyım.
Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ
22.03.2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder