Hayatın o olağanüstü güzelliklerini fark edip yaşamlarını birer cennet bahçesine dönüştürecekleri yerde kendi kendilerinin yaşam katili olurlar. Pozitif düşüncenin güzelliğini es geçip, negatif düşüncenin esiri olarak hem kendilerine hem de çevrelerindeki insanlara hayatı zehir ederler.
Yaşamın bol şekerli bir çay misali hep tatlı olmasını beklerken, ne yazık ki çaylarına şeker atmayı unuturlar. Yaptıkları tek şey eksilerin artılardan daha çok olduğunu savunmak; şansızlıklarından dem vurmak, mutsuzluklarının nedenini hep başkalarına yüklemektir. Yüzleri hep asıktır; gülümsemeyi, dik durup hayatı göğüslemeyi bilmezler. Üstelik öğrenmek de istemezler. Yalnız kalmaktan deli gibi korkarlar. Yalnız kalıp kendilerini dinledikleri zaman geçmişin izlerini daha derinden hisseder, ruhlarını onun zincirine tutsak ederler. Güçsüz yanlarını, yanlışlarını, hayata karşı olan o olumsuz tavırlarını kabul etmek istemezler.
Geçmişin izlerini silkeleyin üstünüzden, başınızdan. Bırakın yaşandıkları yerde ve zamanda kalsınlar. Dünde kalanlar için zihninizi yoracağınız yerde şimdiki an ve yarın için çaba gösterin. Çok değil kısa süre içinde ruhunuzdaki, iç dünyanızdaki değişimi göreceksiniz. Birazcık gayretle bunu başarmak mümkün, ne olur inanın bana.
Yaşam çok kısa ve es geçilemeyecek kadar kıymetli. Nefes alınan her an Tanrının bize armağanı. Bu güzel armağanın farkında olmak ise mutluluğumuzun ilk adımı. Gerisi zaten kendiliğinden gelecektir buna hiç şüpheniz olasın.
İnsanın her ne koşul ve şart altında olursa olsun yine de kendini memnun etmeye çalışması, şartlarını zorlaması ve kendi mutluluğunu yaratması o kadar önemli ki…
Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ
16.07.2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder