22 Temmuz 2012 Pazar

KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME ve İÇSEL DİSİPLİN (2/2)

Aslında herşey var olduğundan bu yana hep insanların ihtiyaçları doğrultusunda, yine insanlar tarafından ortaya çıkarılmış.

Önceliklerine göre sıralamaların ilk basamaklarında hep kendi özel ihtiyaçları söz konusu olmuş doğal olarak; ardından diğerleri gelmiş. Maslow tarafından ortaya atılan ve ‘’İHTİYAÇLAR HİYERARŞİSİ’’ olarak adlandırılan bu kuramlara gelin beraberce kısa bir göz atalım:

-Fizyolojik İhtiyaçlar: insanın yaşaması için gerekli temel iç güdüsel ihtiyaçlar;

-Güvenlik İhtiyacı: korunma amaçlı ihtiyaçlar;

-Ait olma ve Sevme İhtiyacı: bedeni doyurduktan sonra elzem olan ruhun
doyurulması, sevgiyle beslenmesi, yalnızlığının unutturulması;

-Saygınlık İhtiyacı: en az sevgi kadar önemli, kendini kabul ettirme, bir anlamda ben de buradayım diyen iç sese karşılık bulmaya çalışma;

-Kendini gerçekleştirme İhtiyacı: hayallerine ve umutlarına kavuşma adına yaptığı sonsuz yolculuk ;

-Bilgi ve anlama: aldığı eğitim çerçevesinde bilgilerin artırılması, gelişmeleri takip edebilmek adına kendini geliştirmek, daha çok çalışmak ve anlamak;

-Estetik: son nokta, yapılan tüm ihtiyaç giderme çalışmalarının meyvesi ya da pasta üstü kreması gibi. Tüm gaye ise gözlere daha hoş görünmek, albenisini gösterebilmek, gözü okşarken ruhu da okşamak.

İhtiyaçlar Teorisi Kuram’ının sahibi Maslow ‘’bir üst seviyedeki ihtiyaçların giderebilmesi için bir alt basamaktaki ihtiyaçların gidermesi gerekir’’ diyor.

Her bir ihtiyaç bir sonraki adıma basamak olduğuna göre; basamakları atlayarak çıkmanın da düşüşü kolaylaştıracağından hareketle Maslow’un bu sözü çok önemli. Tam ve emin adımlarla ilerlemenin tek yolu da bu zaten öyle değil mi?

Aslında bu sıralamayı hakkıyla yerine getiren insanlardan oluşan bir toplumda ahlaki ve içsel disiplin de kendiliğinden oluşmaz mı? Burada bir doyum söz konusu bence.

Karnı doyan, ruhu beslenen, korunan, sevilen seven ve saygı duyulan, çalışan ve estetik anlayışı hayatına sokan bir insan her zaman bir adım daha ileriye gitme telaşındadır. İçinde kötülük, kıskançlık, kandırma, aldatma, çalma gibi hiçbir olumsuz düşünceye yer yoktur. Çünkü ihtiyaçları giderilmiştir.

Ama tam tersi, henüz karnını bile doyuramayan, hep korkularla yaşayan, sevgiden ve saygıdan uzak bir insandan korkmak gerekir. Çünkü her şeyi yapabilecek kadar gözünün dönmesi an meselesidir. İşte o insandan ahlaki disiplin, ahlaki yaklaşım, yaptıklarından güzellikler beklemek haksızlık olmaz mı? Sonuçta da estetik anlayış hep sözde kalır, bir türlü uygulamaya alınamaz.

Bu konu üzerindeki otoritelerin dediklerine göre; mutlu bir toplumda bireylerin ulaşabileceği en son nokta ‘kendini gerçekleştirme’ basamağı. Ancak bu basamağa ulaşan çok az insan var. Neden? Çünkü, algıları, düşünceleri, davranışları, hayata bakışları, insanlara yaklaşımları, olayları değerlendirme kapasiteleri, yaşamın güzelliklerine kendilerinden de katkı sağlama beceri ve istekleri ile aslında hepimizin özlediği tüm olumlu özellikleri içerir de o yüzden.
Bizler bu küçük payda içinde yer alabilir miyiz? Neden olmasın, gönülden istemek ve gayret etmek, çalışmak, çalışmak ve yine çalışmak şartıyla.

Eğer bu kategoride yer alamıyorsak bile; yine de hepimizin doruk yaşantılarında mutluluk hazzını kucakladığımız evrelerimiz var.   İşte bu evrelerimize sımsıkı sarılmamız ve elden geldiğince çoğaltmamız gerek diye düşünüyorum. Doruk yaşantılar kısa sürelidir belki ama yaşama her daim bağlı kalır, hayattan zevk almasını bilirsek sıklıkla yaşantımıza sokmamız da an meselesi.

Son söz olarak gelecek neslimize bırakacaklarımız arasında en güzel miras bence bu içsel ve ahlaki disiplin olmalı, onların kendilerini gerçekleştirmelerinin anahtarı verilmeli. Bu sadece sözlerle, uyarılarla, tenkit ve karşılaştırmalarla değil, bizzat kendi yaşantımızdan örneklerle yapılmalı ki etkisi kalıcı olsun, devamı gelsin. Şu an için evet pek çok eksik var, evet hata üstüne hata yapılıyor. Ama hepsinin ötesinde yapılan güzel şeyler de var ve onlar bizim sandığımızdan daha çok. Üstelik bizim beklediğimizden de güçlü bir nesil geliyor arkamızdan. Bilgisiyle ahlaki disipliniyle, erdemleriyle ve gerekirse dünyaya kafa tutacak güçleriyle onlar bizim yarınlarımız olacaklar. Belki yıllar alacak ama olsun, basamakları tek tek çıkacak ve son noktada buluşacak  hepsi.

Hayatı özümseyerek yaşayalım hep beraber. Mutlu ve umutlu olsun YARINLARIMIZ…

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

16.07.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...