Önceliklerine göre sıralamaların ilk
basamaklarında hep kendi özel ihtiyaçları söz konusu olmuş doğal olarak;
ardından diğerleri gelmiş. Maslow tarafından ortaya atılan ve ‘’İHTİYAÇLAR
HİYERARŞİSİ’’ olarak adlandırılan bu kuramlara gelin beraberce kısa bir göz
atalım:
-Fizyolojik İhtiyaçlar: insanın yaşaması
için gerekli temel iç güdüsel ihtiyaçlar;
-Güvenlik İhtiyacı: korunma amaçlı
ihtiyaçlar;
-Ait olma ve Sevme İhtiyacı: bedeni
doyurduktan sonra elzem olan ruhun
doyurulması, sevgiyle beslenmesi,
yalnızlığının unutturulması;
-Saygınlık İhtiyacı: en az sevgi kadar
önemli, kendini kabul ettirme, bir anlamda ben de buradayım diyen iç sese
karşılık bulmaya çalışma;
-Kendini gerçekleştirme İhtiyacı:
hayallerine ve umutlarına kavuşma adına yaptığı sonsuz yolculuk ;
-Bilgi ve anlama: aldığı eğitim
çerçevesinde bilgilerin artırılması, gelişmeleri takip edebilmek adına kendini
geliştirmek, daha çok çalışmak ve anlamak;
-Estetik: son nokta, yapılan tüm ihtiyaç
giderme çalışmalarının meyvesi ya da pasta üstü kreması gibi. Tüm gaye ise
gözlere daha hoş görünmek, albenisini gösterebilmek, gözü okşarken ruhu da
okşamak.
İhtiyaçlar Teorisi Kuram’ının sahibi
Maslow ‘’bir üst seviyedeki ihtiyaçların giderebilmesi için bir alt basamaktaki
ihtiyaçların gidermesi gerekir’’ diyor.
Her bir ihtiyaç bir sonraki adıma basamak
olduğuna göre; basamakları atlayarak çıkmanın da düşüşü kolaylaştıracağından
hareketle Maslow’un bu sözü çok önemli. Tam ve emin adımlarla ilerlemenin tek
yolu da bu zaten öyle değil mi?
Aslında bu sıralamayı hakkıyla yerine
getiren insanlardan oluşan bir toplumda ahlaki ve içsel disiplin de
kendiliğinden oluşmaz mı? Burada bir doyum söz konusu bence.
Karnı doyan, ruhu beslenen, korunan,
sevilen seven ve saygı duyulan, çalışan ve estetik anlayışı hayatına sokan bir
insan her zaman bir adım daha ileriye gitme telaşındadır. İçinde kötülük,
kıskançlık, kandırma, aldatma, çalma gibi hiçbir olumsuz düşünceye yer yoktur.
Çünkü ihtiyaçları giderilmiştir.
Ama tam tersi, henüz karnını bile
doyuramayan, hep korkularla yaşayan, sevgiden ve saygıdan uzak bir insandan
korkmak gerekir. Çünkü her şeyi yapabilecek kadar gözünün dönmesi an
meselesidir. İşte o insandan ahlaki disiplin, ahlaki yaklaşım, yaptıklarından
güzellikler beklemek haksızlık olmaz mı? Sonuçta da estetik anlayış hep sözde
kalır, bir türlü uygulamaya alınamaz.
Bu konu üzerindeki otoritelerin
dediklerine göre; mutlu bir toplumda bireylerin ulaşabileceği en son nokta
‘kendini gerçekleştirme’ basamağı. Ancak bu basamağa ulaşan çok az insan var.
Neden? Çünkü, algıları, düşünceleri, davranışları, hayata bakışları, insanlara
yaklaşımları, olayları değerlendirme kapasiteleri, yaşamın güzelliklerine
kendilerinden de katkı sağlama beceri ve istekleri ile aslında hepimizin
özlediği tüm olumlu özellikleri içerir de o yüzden.
Bizler bu küçük payda içinde yer alabilir
miyiz? Neden olmasın, gönülden istemek ve gayret etmek, çalışmak, çalışmak ve
yine çalışmak şartıyla.
Eğer bu kategoride yer alamıyorsak bile;
yine de hepimizin doruk yaşantılarında mutluluk hazzını kucakladığımız
evrelerimiz var. İşte bu evrelerimize sımsıkı sarılmamız ve elden
geldiğince çoğaltmamız gerek diye düşünüyorum. Doruk yaşantılar kısa sürelidir
belki ama yaşama her daim bağlı kalır, hayattan zevk almasını bilirsek sıklıkla
yaşantımıza sokmamız da an meselesi.
Son söz olarak gelecek neslimize
bırakacaklarımız arasında en güzel miras bence bu içsel ve ahlaki disiplin
olmalı, onların kendilerini gerçekleştirmelerinin anahtarı verilmeli. Bu sadece
sözlerle, uyarılarla, tenkit ve karşılaştırmalarla değil, bizzat kendi
yaşantımızdan örneklerle yapılmalı ki etkisi kalıcı olsun, devamı gelsin. Şu an
için evet pek çok eksik var, evet hata üstüne hata yapılıyor. Ama hepsinin
ötesinde yapılan güzel şeyler de var ve onlar bizim sandığımızdan daha çok.
Üstelik bizim beklediğimizden de güçlü bir nesil geliyor arkamızdan. Bilgisiyle
ahlaki disipliniyle, erdemleriyle ve gerekirse dünyaya kafa tutacak güçleriyle
onlar bizim yarınlarımız olacaklar. Belki yıllar alacak ama olsun, basamakları
tek tek çıkacak ve son noktada buluşacak hepsi.
Hayatı özümseyerek yaşayalım hep beraber. Mutlu
ve umutlu olsun YARINLARIMIZ…
Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder