Yürekteki sevgilerle
doğuyoruz, onlarla şekilleniyor ve büyüyoruz. Sevginin o naif dokunuşları ile
hayata sımsıkı tutunmanın yollarını da yaşayarak, paylaştığımız sevgilerle
öğreniyoruz.
Sevginin sıcaklığı,
pırıltısı, o insanın kalbini bir tüy kadar yumuşacık yapan tınısı öyle güzel
ki… Sevebilmek, karşılık beklemeden sevgiyle bakabilmek; hayatın sert yönlerini
yok eden bir tılsım gibi adeta. Hele bir de karşılığı geliyorsa, sevgiler
paylaşıldıkça gökkuşağının her bir rengi ayrı bir albeni ile açılıyor
kalbimizde. Sizce de öyle değil mi?
Sevgiyle ilgili çok yazı
yazdım ama bu sefer ki SEVGİNİN ADI YOK. Öylesine geniş ki yelpazesi, içinde
hepsinden bir parça var…
Tam bu düşüncelerle
yoğrulurken buluverdim hislerime tercüman olan şarkıyı. Şimdilerde sıkça
çalınan bir parça. Gökhan Tepe söylüyor. Sözlerine takıldım kaldım ben. Sevgiyi, aşkı öyle naif anlatıyor ki…
‘’Al beni yeni baştan
yaz
Cümleler kurup hayata dolduralım
Her gece nefesinle uyut
Saati kurup zamanı durduralım
Aklıma gelince ağlarım, gülerim
Kendime zor günler geçmiş kutlayalım
İstersen ADINI HİÇ KOYMAYALIM
Nazarlardan korusun diye Allah
Yıllarca başımız bir yastıkta birlikte
yaşlanalım
İstersen adı aşk olsun diyelim
Zor günler bize ders olsun güzelim
Her sevene nasip olmazmış böyle kıymetini
bilelim.’’
Evet tam da şarkıdaki
gibi adını koyamadım ben. İster aşk olsun, ister sevgi, ister tutku, ister
alışkanlık, isterse sadece beğeni. Her haliyle öyle güzel ki hissettirdikleri.
Hiç tanımadığınız, hiç kucaklaşmadığınız ama varlığından mutlu olduğunuz
kalpler de var bu sevginin içinde; bir fırsatını yaratıp buluştuğunuzda ve
sımsıkı kucaklaştığınızda sanki senelerdir tanıyormuş gibi hissettikleriniz de.
Kimliklerin, yaşın, cinsiyetin,
mevkinin ya da statünün yeri ve önemi yok bu sevgide.
Öyle naif bir gönül
zenginliği ki… belki de o yüzden bu sevginin adı yok. Ve adını koyamadığınız bu
sevgiyi paylaştıkça kabınıza sığamaz
oluyorsunuz. Daha çok kişiye ulaşıp daha çok kalbe dokunmak; o engin sevgi
denizinde hiç nefes almadan kulaç atmak; dokunduğunuz her yeni kalbin
sıcaklığında soluklanıp; artan enerjinizle dur durak bilmeden hep var olmak
istiyorsunuz.
Gönül gözünüzün gördüğü,
dokunmadığınız halde hissettiğiniz, dokunduğunuzda kalp sesinizin sizi
yanıltmadığı; kadife gibi yumuşacık bir sevgi denizi. Öyle büyük ki… içinde
gönlü güzel herkese yer var. Yeter ki isteyerek, karşılık beklemeden, sevgiyle el uzatsınlar. İşte o
vakit saati kurup zamanı dururuz belki de tıpkı şarkıdaki gibi. Sadece kalpler,
sadece tebessümler konuşur. Sevginin o doyumsuz sıcaklığı bir güneş kadar yakarken
teninizi. Olsun varsın yansın tenimiz, bağrımız… Kalbimizin ritmi hayata yön
veriyorken, hayatın zorluklarına rağmen sevgi en güzeli değil mi? Ben buna
inanıyorum ve her zor anımda hep sevgimin engin mavi denizine sığınıyorum.
Sevgi hep var olsun, var
olsun ki dünyamızda ve güzel ülkemizde hoşgörünün, anlayışın, empatinin o efil
efil serinliğinde yaşamanın keyfine varalım. Hayatın anlamına anlam katan
böylesi özel bir duygu varken savaşmak, didişmek, kavga edip, kalp kırmak niye?
Birbirimizi anlamak bu kadar zor değilken, kendi kendimize yaratmaz mıyız o
zorluğu aslında? Ben diyerek, hep bana diyerek, bir türlü doymayarak; empati
yapmaktan bucak bucak kaçarken, kulaklarımızı açıklamalara tıkayarak yapmaz
mıyız bunları? Ne canlar yanar bizler gözlerimizi kapatırken ya da tabirimi
maruz görün ne olur deve kuşları gibi başımızı kuma gömerken… yazık değil mi
canlara, sevgiye hasret kalplere… gelin durduralım hepsini sımsıcak sevgimizle.
Var mısınız?
Yazıma, şiirlerini çok sevdiğim
Can Yücel’in anlamlı sözleri ile başlamıştım. Kapanışı ise yine sevdiğim bir
başka şairin sözleri ile yapalım istedim. Şöyle der Cemal Süreyya içimizdeki o fırtınalara ses
olurcasına;
‘’Yeter, aklından çıkar
artık onu’’ diyor kimileri. ‘’Siz de aklınızla değil de yüreğinizle sevseydiniz
anlardınız beni.’’
Yürekteki SEVGİLERİMİZ
ve sevgi dolu YÜREKLERİMİZ daim olsun.
Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ
13.08.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder