İşte bu yazım da
onlardan bir tanesi. Gülümseten gerçek
bir yaşanmışlık öyküsü. Sevginin, sadakatin, vericiliğin, değer bilmenin güzel
tınılarıyla dopdolu.
Şimdi biraz geçmişe
uzanalım. İkinci Dünya Savaşı yıllarına… konuğumuz henüz minicik yavruyken annesinden
ayrı düşen ve İran-Hamadan yakınlarında küçük bir çocuk tarafından bulunan
Suriyeli boz bir ayı.
Hani biz insanların kaba
davranışlar karşısında sinirlendiğimizde; hiç fütursuzca ağzımızdan çıkıveren o
üç harfli kelime. Ya da değerli sanatçı Barış Manço’nun hepimizin beynine ince
bir nükte ile nakşettiği A-Y-I .
İkinci Dünya Savaşında
Polonyalı askerlere yardım eden, düzenli cephane taşıyan ve sonrasında heykeli
dikilen ER WOJTEK ‘ de sadece bir ayı.
Ama öyle sıradan değil. Çünkü tarihin sayfalarından süzülerek gelen ilginç
öyküsü ile yazımızın da gerçek kahramanı. Askerlerle beraber yaşamaya
başladığında aldığı Slav İsmi ise
oldukça anlamlı; ‘’gülümseyen savaşçı ‘’ demek.
Savaş ve gülümsemek… her
ne kadar birbiriyle çelişiyor gibi görünse de; hayatın özellikle olumsuz anlarında, bizleri gülümsetecek
minicik detayların olduğunu bilmek ve hatırlamakta fayda var diye düşünüyorum.
İsterseniz o masalsı
öykümüzü daha fazla bekletmeyelim. Önce o zamanların tarihinden kısa detaylar…
Yıl……1944 İkinci Dünya Savaşı yılları
Savaşın ismi…. Monte
Cassino
Yer…... Orta İtalya'da, Roma'nın 90 km
güneydoğusunda; Monte Cassino manastırının da tepesinde bulunduğu dağlık bir
alan.
Katılan ülkeler…
Amerika, Almanya, İngiltere, Polonya, İtalya, Yeni Zelanda, Kanada.
En trajik yanı… tarihi
Katedralin yok edilmesi; Monte Cassino Kasabası’nın moloz yığını haline gelmesi
ve maalesef her savaşta olduğu gibi binlerce kayıp can.
Savaşın galibi… eğer acımasızlığın, cana kıymanın bir galibi varsa Polonya (General Wladyslaw Anders komutasındaki 2.Polonya Kolordusu)
Şimdi gelelim bizim
güzel sevimli yavru ayımızın öyküsüne… bakın bu savaşa nasıl katılmış, yaptığı
yardımlarla adının tarih sayfaları
arasında yer almasını, bilmeden nasıl sağlamış?
1942 yılında, annesi
vurulduğu için tek başına kalan yavru ayıyı bulan çocuk; onu birkaç konserve et
karşılığında Polonya ordusunun askerlerine satar. Başlarda yutma sorunları
yaşayan yavru, boşaltılmış votka şişesine konan sütle askerler tarafından
ihtimamla büyütülür. Biraz büyüdüğünde ise meyve, marmelat, bal ve pekmezle
beslenir. Geçen zaman içinde güreşmeyi ve selam vermeyi öğrenir. Ve yaptığı
güzel hareketler karşısında ödül olarak bira içmek en büyük keyfi olur. Bu
arada sigaraya da alıştırılır; ancak yakılarak verildiğinde içer; yakılmadan
eline tutuşturulduğunda ise çiğnemeyi tercih eder. İşte tüm bu özellikleri ve
sevimliliği ile kısa sürede askeri birimlerin resmi olmayan maskotu haline
gelir.
Bulunduğu birlikteki
askerlerle beraber Suriye, Filistin ve
Mısır üzerinden Irak'a gider. Artık büyümüştür ve birliğin hem neşesi hem de en
sadık yardımcısı olmuştur. İngiliz 8. Ordusu ile savaşmak için yola çıkan Polonya
Ordusu'na seçilir. Resmi bir rütbe ve numara ile 22. Topçu Tedarik birliğindeki
askerler arasındaki yerini alır. Bakımı Henryk
Zacharewicz ve Dymitr Szawlugo isimli iki Polonyalı askere verilir.
Hep beraber savaşın tam
göbeğinde, Monte Cassino’dadırlar artık. Birliğin resmi bir üyesi olarak kabul
edilen Wojtek; askerlerle beraber çadırlarda yaşamaya ve mühimmat taşınması
sırasında onlara yardım etmeye sadakatle devam eder. Havan toplarına ait olan, özel
ahşap sandık içindeki ağır mermileri dev pençeleri ile tek tek taşır. Üstelik tek
bir tanesini dahi yere düşürmeden görevini layıkı ile yerine getirir. Bu
görüntüsü ile üyesi olduğu 22. Topçu Tedarik alayının resmi amblemi olur ve ölümsüzleşir.
Nihayet 1945 yılında
İkinci Dünya Savaşı sona erer. Yıllar içinde iri cüssesi ile tam bir asker gibi
hareket eden Wojtek, bağlı olduğu birimle İskoçya’ya nakledilir. Bir süre Duns
yakınlarındaki Hutton köyünde misafir
edilir.
Dönüşünden sonra
yaptıkları ile basında yer aldıkça popülerliği artar. Özellikle BBC’nin Blue
Peter programına sık sık konuk olur. Polonya İskoçya Derneği’nin onursal
üyeliğine seçilir. 15 Kasım 1947 tarihinde terhis edilir ve Edinburgh Hayvanat
Bahçesi'ne verilir. Onu ve yaptıklarını unutmayan pek çok gazeteci ve
Polonya’lı asker arkadaşları tarafından ziyaret edilir. Tam 22 yaşında, Aralık
1963’de hayata gözlerini yumar. Öldüğünde
yaklaşık 230 kilo ağırlığında ve 6 metrenin üstünde bir boya sahiptir.
Edinburg Hayvanat
Bahçesi’nde bir taş tabletle ismi sonsuzluğa emanet edilirken; Londra Sikorksi
müzesine oyma heykeli konur. Aynı müzede 6 Ekim 2010 tarihinde anısına
düzenlenen bir aylık sergide
katılımcılar tarafından yeniden yaşatılır. Son olarak 25 Nisan 2013 tarihinde
Edinburgh’ daki bir parkta, heykelinin dikilmesine karar verilir.
Mizah yönüyle de hayli
dikkat çekici olan bu inanılmaz gerçek öyküden bir de film yapılır. ‘’Wojtek-The
Bear That Went to War’’ ismiyle 30 Aralık 2011 tarihinde, BBC2 İskoç ortak
yapımı olarak çekilir ve vizyona girer.
İşte minicik bir boz
ayının yaşam öyküsü…
Savaşın o tatsız
günlerinde askerlere hem renk hem de güç katan, hayvan demeye zorlandığımız
Wojtek…
Satırlarıma başlarken
sevgi ve sadakatten dem vurmuştum. Bana hak verdiğinizi ve bu güzel öyküyü en
az benim kadar sevdiğinizi umuyorum. Zor şartlar altında tutunacağımız nadide
güzellikleri hep fark edebilmemiz ümidimle…
Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ
10.07.2013
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil