Sözünü ettiğim 2006 yılı
yapımı kısa bir film. Orijinal ismi ‘One Hundred of a Second’ yani ‘Saniyenin Yüzde Biri’. Çarpıcı
sahneleri daha da kalıcı kılan müziğini ise Fars asıllı keman virtüözü Farid
Farjad yapmış.
kararlar öyle
zor olur ki; vicdanınızın sesi yaşam boyu yakanızı bırakmaz. Vicdanla süslenmesi
gerekli olan proaktif düşünceye güzel bir örnek olacağı düşüncesiyle paylaşmak
istedim. Yorum sizlere ait.
Genç güzel bir kadın
aynada makyajının son rötuşlarını yapmaktadır. Belli ki önemli bir geceye
hazırlanmaktadır. Biraz heyecanlı biraz da gergindir. Şimdiki zamandan geçmiş
zamana dönüş tekniğinin sıkça kullanıldığı film böyle başlar. Filmimizde
şimdiki zaman bir ödül gecesine, geçmiş ise acımasız, şiddet kokan bir savaş
gününe aittir.
Aniden görüntüye diğer
kare ve savaşın dehşet kokan görüntüleri girer. Toz, toprak içinde kaçanlar,
kovalayanlar, silahlar, o görüntülere hiç yakıştıramadığım masum çocuklar ve elbette
savaş muhabirleri. Görev aşkıyla canlarını tehlikeye atarak, yakaladıkları her
bir zorlu anı ölümsüzleştirmeye çalışanlar.
Tam o sırada gözlerimiz
masum bir kız çocuğuyla buluşur. Elindeki minik bohçasıyla kaçmaya çalışmakta
olan. Çaresiz, korkmuş, ne yapacağını, nereye gideceğini bilmez halde.
Arkasında ise elinde otomatik tüfeğiyle kovalayan bir adam. Savaş muhabiri genç
bir kadın ise bu kargaşanın ortasında görevini yapmaya çalışmakta. Beraber
çalıştığı arkadaşını dinlemeden, olaya daha net tanık olmak adına kendini riske
atarak; kız çocuğunu ve kovalayan adamı takipte. Her kaçış ve kovalama karesi
usta ellerinde ölümsüzleşirken; bohçasına sarılan küçük kız kaçmaya devam eder.
Tam kurtulduğunu sandığı anda köşede pusu kurmuş adamla burun buruna gelir.
Savaş muhabirimiz sanki olacakları tahmin etmiş gibidir. Adamı ve küçük kızı
bir an olsun gözünden ayırmaz.
Tüm bu yaşanmışlıkları
tam da makyajını yaparken yeniden hatırlayan kadın muhabirimiz sonunda
hazırlığını bitirir ve galaya doğru yola çıkar.
Kadın muhabir her anı
kare kare fotoğraf makinesinin karanlık tüneline hapsederken; küçük kızla adamın
arasındaki inatlaşma devam eder.
Yeniden ödül
gecesindeyiz. Genç muhabir kadın galada yerini almış. Seyircilerle beraber heyecanla
açıklamaları ve verilen ödülleri izlemekte. Nihayet sıra yılın fotoğrafçısı
ödülüne gelir. Nefesler tutulur. Sunucu kırmızı zarfı özenle açar ve beklenen ismi
okur.
Ama kadın sanki o ANda
değildir. Fotoğrafını ölümsüzleştirdiği ve kendisine bu ödülü kazandıran ANda
yaşamaktadır. Çünkü şahit olduğu tabloyu, ses çıkarmadan deklanşöre bastığı ANI
ve o anda verdiği kararı ömrü boyunca unutamayacak; vicdanının sesini
susturamayacaktır.
Tam o ANda neler mi olur? Silahın
gölgesindeki küçük kızla göz göze gelir. Sözcüklere ne hacet. Bakışları ve
kalpleri konuşur sadece. Yardım ister küçük kız çaresizce yardım… Kadın muhabir
bir an düşünür ancak verdiği kararı uygular. İşini tercih etmiş, deklanşöre
basmış ve küçük kızın tam alnının ortasından vurulup duvar dibine yığıldığı ANI
ölümsüzleştirmiştir. Ve bu fotoğraf ona yılın fotoğrafçısı ödülünü
kazandırmıştır.
Ancak ya vicdanı? İşte
kadın muhabir açıklanan ismin kendisine ait olduğunu görünce ve çektiği o
kareyle bir kez daha yüzleşince galayı ağlayarak terk eder. Bu arada diğer
seyirciler kendisini ayakta alkışlarken tebessüm etmektedir. Ne yaman bir
çelişkidir oysa…
Çünkü varılan noktadaki
ACI GERÇEK gün gibi açıktır.
Savaş
Acımasızlık
Görev aşkı
Bakışların sessiz
çığlığı
Masumiyet
Vicdan
Kısacık ANların bedeli
ağır değerleri
Sonuçta yok olan bir CAN
Ve yazımızın özü
‘’Proaktif düşünebilmenin önemi’’
Kim kazandığını kabul
edebilir ki böylesi bir durumda?
Filmi izleyen herkes
kendince yorum yapabilir ve herkesin fikrine saygım sonsuz elbette. Ama söz
konusu çocuklar ve masumiyet olunca akan sular durmalı bence. Savaşın adı ise hiçbir
zaman hiçbir yerde anılmamalı. Barışın sevginin adını anmak varken.
Proaktif düşüncelerimiz
hem kendimiz hem de dünyamız için hep olumlu sinyaller taşısın. İçindeki sevgi
saygı pırıltıları ise ulaştığı her noktada gönül gözümüze katre katre yayılsın.
Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ
10.10.2013
Not: Bu anlamlı filmden sayesinde
haberdar olduğum Sn. Ahmet SAYGIN’a sonsuz teşekkürlerimle. İzlemek isteyenlere:
http://www.youtube.com/watch?v=3jvXLKQfVPE
Söz Konusu Çocuklar ve Masumiyet?
YanıtlaSilO An Her An'da O An Her Yerde İken Ve İşte O An Ustaca Anlandırılmışken Sanat,Estetik. .. O Anda Alkışlayanlar da O Anı... Anı. ..
İçinizi mi burduktu sadece? Bu kadarcık mı?
YanıtlaSil