İşte kitabı okuyup, tüm
bu noktalar üzerinde düşünen Brooks; sonuçta yazarın dışsal başarımız ile içsel
değerlerimiz arasında sürekli bir çatışma yaşadığımız gerçeğine varıyor. Ve
ekliyor; ‘’Buradaki önemli nokta, doğamızın bu iki farklı yönünün farklı mantıklarla
işliyor olmaları.’’
Daha anlaşılabilir
olması açısından konuşma metnini olduğu gibi paylaşmayı uygun gördüm. İşte
David Brooks’un sözleri;
‘’Doğamızın DIŞSAL yönü,
iktisadi mantıktır. Girdi çıktıya bakar. Alınan risklerin karşılığı ise ödüldür.
Doğamızın İÇSEL yönü, manevi
bir mantığa sahiptir. Bu mantık genelde ters işler.
Almak için vermek zorundayız.
İçsel bir güç kazanmak için, dışsal bir şeyden fedakarlık etmek gerekir.
İstediğinizi elde etmek için hırsınızı yenmeniz şarttır.
Kendinizi gerçekleştirmeniz
için aslında kendinizi unutmak zorundasınız.
Olmasını istediğiniz BEN
ile gerçekte olduğunuz kişi arasında bir fark olduğunu anlayınca; bir şekilde
orta yolu bulmaya çalışırsınız. Arzu edilen şekilde bir övgüyü hak etmek
yerine, bir başkasının size bunu bahşetmesini beklersiniz.
Duygusal zenginliğimiz
yok denecek kadar az. Oysaki Adem1 güçlü yanlarımızı geliştirerek yaratılır.
Adem 2 ise zayıf yönlerimizle savaşarak.
İçinize doğru bir
yolculuk yapın.
Böylece hayatınız
boyunca sürekli yaptığınız hataların ne olduğunu bulursunuz. Çünkü bu artık
sizin imzanız gibidir. Diğer hatalarınızı doğuran, sürekli yaptığınız bir
yanlıştır.
Siz hatanızla mücadele
ederek, onunla savaşırken; sonunda bir karakter derinliği inşa edersiniz. Bu mücadele sırasında dört güzelliği yanınıza
almayı asla unutmayın.
* UMUT
* İNANÇ
* SEVGİ
* AFFEDİCİLİK.’’
İşte izlediğim video ve
açılımı.
Okuyup üzerinde düşünmek
ve kendimize göre değerlendirmek tamamen bize kalmış.
Elbette amaç
yöntemlerden ziyade; bu içsel yolculukta ahenkle dans etmeyi becerebilmek
olmalı. Öyle değil mi?
Yanımızda her daim yeşil
kalan umutlarımız, gerçekliğe olan inancımız, kendimizle bütünleşen sımsıcak
sevgimiz ve hafiflemek adına uygulamaya çalıştığımız affediciliğimiz varsa; en
güzel dansı yapmaya başladık bile. Ne dersiniz?
Gerçekten de zaman zaman
kendimizi anlayamıyoruz. Neyi neden yaptığımızı bilemiyoruz. İşte bu nedenle
İÇSEL KEŞİF YOLCULUĞUmuzu önemsemek gerek diye düşünüyorum.
Kendimizi
keşfettiğimizde daha çok seveceğiz. Çünkü daha uyumlu, sevecen, çevresiyle ve
hayatla barışık, alabildiğine özgür ve zarif yanlarımız olduğunun FARKINA
varacağız. Eksiklerimizin gözümüzü korkuttuğu kadar çok olmadığını göreceğiz. Tüm
bunlar bizi duygu ve düşüncelerimizde olumlu olmaya, pozitif düşünmeye itecek.
Belki de ilk başlarda
yapmaya korktuğumuz dansın diğer figürlerini de öğrenmek isteyeceğiz. Neden olmasın
ki? (Bu keyifli içsel yolculuktaki diğer
güzel yöntemler ve devamı 3/3’ de)
Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ
19.06.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder