Evet, sözünü ettiğim klasik
bir şans oyunu.
Hepimizin çocukluktan
beri bildiği.
Sadece madeni bir para
gerekiyor.
Oynaması son derece kolay.
Elimize madeni bir para
alıyoruz. İçimizden bir tercih yapıyoruz. Ardından parayı havaya atıp yere
düşene kadar izliyoruz.
Sonrası müthiş bir
merak.
Acaba hangi taraf geldi?
Bizim seçtiğimiz mi,
yoksa diğeri mi?
Çocukluğumuzda ne çok
oynardık. Eski yıllarda insanların kaderlerini belirlemede kullanıldığını
bilmeden hem de.
Çok Tanrılı antik
çağlarda insanlar, Tanrıların kararlarını öğrenmek için tercih etmişler. İlk kullananlar
Lidyalılar olmuş.
Aradan yüzyıllar geçmiş.
Ve madeni para ile ilk yazı tura atma olayı Roma’da görülmüş. Hem de kim
başlatmış biliyor musunuz? İmparator Julius Caesar (Sezar).
O dönemlerde kullanılan
tüm madeni paralarda haliyle onun resmi varmış. Para havaya atılır, Sezar’ın
resmi üst tarafta kaldı mı kalmadı mı ona bakılırmış. Böylece anlaşmazlıklarda
haklı tarafı seçer; dileklerinin Tanrılar tarafından kabul edilip edilmediğine
karar verirlermiş.
Üstelik yıllar içinde
Romalılar bu işi daha da ciddiye almışlar. Yazı tura oyununda Sezar’ın resmi
üst tarafta kalınca; bunun bir İmparator kararı olduğunu savunmuşlar. Hatta
yasal mahkemelerde dahi söz sahibi olmuş bu oyun.
Osmanlılar ise hiçbir
zaman resmi kararlar için kullanmamış. İlk kullandığı yıllarda ismi ‘Yazı
tuğra’ imiş. Nedeni Osmanlı padişahlarının, kendi tuğra işaretlerini bastırdıkları
paraların üstünde kullanmak istemeleri. Bu kelime geçen zamanla 'tuğra' dan 'tura'
ya kısalmış. Bizlere de yazı tura olarak gelmiş.
Eskilerden notlar böyle.
Günümüzde ise bu basit
yöntemin hayati kararlarımızı alırken kullanabilme şansımız olduğunu belirtiyor
uzmanlar. Tarih tekerrür mü ediyor bilemiyorum ama; aklıma hiç gelmediğini
itiraf etmeliyim. Bu nedenle okuduğumda çok şaşırdım.
Öyle ya. Verilecek önemli
bir karardan bahsediyoruz.
Hayatımızı
yönlendirecek. Hatta belki de tüm yaşam akışımızı değiştirecek.
Nasıl olur da bu basit
yöntem işe yarar diye düşünmeden edemedim. Ve işte her zamanki merakımla
geldiğim nokta.
Uzmanlar ikilemde
kaldığımızda, iki şık arasında gel-git’ler yaşadığımızda, seçimde
zorlandığımızda uygulanabilirliği olduğunu savunuyor. Çünkü sonuçta çıkan şık bizim kalp sesimizin tik taklarını haber veriyor.
İşin en çarpıcı yanı ise
bu elbette. Ne güzel değil mi?
Sırf bu yüzden denemeye değer
bence.
Ama önce bu basit oyunun
olasılıklarına kısaca bakalım mı? İlginç notlar var çünkü; araştırma sırasında
edindiğim. Her şeyi net olarak bilmemiz önemli diye düşünüyorum.
Sonrası mı? Elbette bizlere
kalmış.
Çok basit olarak
düşündüğümüzde bu oyun için sadece iki olasılık görünüyor. Öyle değil mi? Havaya
atılan para; ya yazı ya da tura gelecek. Dik kalma ihtimali oldukça düşük çünkü.
Ancak yapılan
araştırmalar bu olasılıkta bir tarafın daha ağır bastığını gösteriyor. Neden
mi?
Çünkü paranın tura
tarafındaki resim, yazı tarafına göre biraz daha ağır. Dolayısıyla altta kalma
ihtimali daha yüksek. Hal böyle olunca yapılan olasılık hesaplarında tura gelme
ihtimali yaklaşık olarak %49,5 olarak hesaplanmış. Üstelik şansın yarı yarıya
olmasını engelleyen başka nedenler de var. Bunlar da hayli ilginç.
*Para havaya atılıp yere
düşmeden yakalanıyorsa dikkat. Çünkü atıldığı anda hangi yüzü gösteriyorsa;
yine o yüzün gelme olasılığı % 51.
*Para havaya atılmak
yerine hızlıca döndürülüyorsa yine dengeler bozuluyor. Ağır olan tura yüzünün
aşağıda kalma, yani hafif yüzünün kazanma olasılığı % 50′nin çok çok üzerinde.
*Paranın havaya
atıldıktan sonra yere düşmesine izin verilmesi en iyisi. Çünkü bu durum şansların
eşitlenmesinde etkili olabiliyor.
*Ancak parayı havaya attık.
Yere düştü ve tesadüfe bakın ki, yerde kendi ekseni üzerinde dönmeye devam
ediyor. İşte yine dengeler alt üst.
*Bir de para havada
döndürülerek ne kadar yükseğe fırlatılırsa; yarı yarıya şansına o denli yaklaşılıyor.
Çünkü paranın dönme sayısının artması, eşit şansların oluşma olasılığını
arttırıyor.
Sonuçta yazı ya da tura
gelmesinde; paranın başlangıç konumu, verdiğimiz ilk hız, havanın direnci gibi
etkenler söz konusu. Ve pratikte bu koşulların hepsini bilmemiz mümkün değil. İşi
tamamen rastlantıya bırakmak da içimize sinmeyecek. O halde yapabileceğimiz en
güzel yol, atış sayısını artırmak. Böylece daha çok veriyle %50 oranına
yaklaşabiliyoruz. (devamı 2/2 ‘ de)
Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ
12.07.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder