16 Ağustos 2014 Cumartesi

BENİM EN BÜYÜK MİRASIM ORGANLARIM

İlk defa yazımın başlığını kendim koymadım. Bu satırlar bir kamu spotundan. Bir akşam vakti kanallar arasında gezinirken denk geldim. Ama duyduğum anda yine yeniden yazmamı işaret ettiğini hissettim.

Öncelikle çok beğendiğimi ve tüm kalbimle desteklediğimi belirtmeliyim. Çünkü ne kadar çok dikkat çekilir, insanlarımız ne kadar doğru bilgilendirilirse; o kadar çok CAN kurtulacak. Eli kalem tutan, sesini bir şekilde topluluklara ulaştırabilen herkesin de bunu dile getirmesini, yazmasını, paylaşmasını diliyorum.

Kazanacağımız tek bir kalp olsa bile. Bu o kadar KIYMETLİ ki…

Bu güzel hayata geldik, yaşıyoruz. Sağlıklıysak farkına bile varmadan hem de. Yeri geliyor en ufacık dertleri gözümüzde büyüterek. Yeri geliyor incir çekirdeğini doldurmayacak meseleleri çuval dolusu dert sayarak.

Oysaki bir başka tarafta insanlar hastalığın pençesinde. Sarılacakları tek bir şey var. O da umutları. Sağlıklarına kavuşmak için yanacak o titrek mum ışığının özlemiyle; gün sayıyorlar adeta.

Çoğu makinalara bağlı yaşamak zorunda. Büyük bir kesim haftanın belirli günlerinde diyalize taşınıyor. Evlerinde çalan her telefon içlerini hop ettiriyor. Umutlarını, yaşama bağlılıklarını tazeliyor adeta. Yüreklerinden kopup gelen dualarına eşlik eden ise sessiz gözyaşları.

Onları, yaşadıklarını, ne hissettiklerini tam olarak anlamamız mümkün değil, biliyorum. Ama empati yaparsak, gönül gözümüzü aralarsak ucundan kıyısından; o derin acıların ve kederli bekleyişlerin esintisi gelecek. Ve bu esinti farkındalığımıza başka bir farkındalık katacak eminim.

Hayatımızın sonlandığı noktada, yeniden hayata gelme şansımız yok. Ama başka canları hayata döndürme lüksümüz var. Bu öyle bir güzellik ki, şimdi vereceğimiz tek bir kararla; yaşadığımız süre boyunca içimizi her daim sıcacık tutacak.

Düşünmesi, hayal etmesi bile güzel değil mi sizce de? Elbette kaybınızdan yakınlarınız ve sevdikleriniz üzüntü duyacaklar. Kararınızı uygulamaya çabalarken içleri hiç olmadığı kadar acıyacak.

Ancak siz; hayat veda ederken; belki de en büyük golünüzü atacaksınız yaşama. Pek çok canı ve yakınlarını muhteşem hediyelerinizle gülümsetmiş olacaksınız.

Şimdi sorarım size; bedeline paha biçilemeyecek bir ödül değil midir bu? 

Hayata şu anda baktığınız gözünüzle; görmeyen bir insanın yaşamına gökkuşağının tüm renklerini armağan edebilirsiniz.

Bağışlayacağınız böbrekle belki de iki kişiyi, o uzun travmalı yaşamdan kurtarabilirsiniz.

Peki ya kalbiniz? İçinde tüm sevdiklerinizi barındırdığınız kalbiniz; eğer isterseniz sizden sonra bir başka canda atabilir yeniden.

Ne mutlu size. Bir parçanız hala yaşıyor. Üstelik bambaşka bir cana yardım elini uzatmanın zarafetini taşıyarak.

Organ ya da doku bağışı çok önemli. Başımıza gelmeden, yakınlarımızı yoklamadan duyarlı olmamız gerekmiyor mu sizce de?

Umutla bekleyenlerin sayısı o kadar çok ki. Bebekler, çocuklar, hayatlarının baharında gençler, anneler, babalar ve daha niceleri organ bekliyor. Peki ya onların aileleri, sevenleri, yakın çevresi?

Bu kalabalık tablo karşısında; organ ve doku bağışı ne kadar dersiniz? Maalesef neredeyse yok denecek kadar az. Ülkemizde ve dünyada rakamlar hiç de iç açıcı değil.

Ve bizler belki etrafımızda, yakın çevremizde yok diye önemsemiyoruz. Haberlerde duyuyor, sosyal medyada okuyor hiçbir şey yapmıyoruz. Öyle değil mi? Ama işin püf noktası da burada zaten? Duyarlı olmanın zarafetinde ve kalp güzelliğinde.

Minicik bir yavru düşünün. Kemik iliği bekliyor. Anne babası etrafında pervane olmuşlar. Ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar elbette. Ama tek başlarına yetemiyorlar ki. Ancak siz, ben, bizler, hepimiz o yavrunun iyileşmesine katkı sağlayabiliriz. En azından deneyebiliriz, umutları taze tutmak adına. Bu bile ailesine sevgiyle destek olmak adına o denli önemli ki.

Aklıma gelen örneklerle içinizi karartmak istemiyorum. Sadece beklemenin sinir sistemini yavaş yavaş törpülediğini; umutları azalttığını unutmayalım, olmaz mı?

Zordur beklemek. Hele hele işin içinde belirsizlik varsa. O titrek mum ışığı ha söndü ha sönecek.

Duyarlı olup yardım elimizi uzatmanın tam zamanı. Organ ve doku bağışını bir kez daha düşünelim.

Biliyorum ki kalbinizin sesi en doğru kararı verecek, umutlara umut olma yolunda.

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

04.08.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...