2 Ağustos 2014 Cumartesi

İÇSEL KEŞİF YOLCULUĞUMUZ (1/3)

Her birimiz bu evrenin en değerli yakut parçalarıyız.

Farklıyız birbirimizden.

Dış görünüşümüz kadar içsel yapımızla da.

Beraberce harikalar yaratacakken, buna bir adım kadar yakınken; nedense yapmıyoruz. Kendi değerimizin ne kadar farkındayız; o da tartışılır.

Ama yaşamın renkli dünyasında bu değeri bilmek hepimiz için o kadar önemli ki. Çünkü sizler beni, ben sizleri, diğer tüm canlılar hepimizi tamamlıyor bir şekilde. İyi ya da kötü, olgun ya da çocuksu, düşünceli ya da bencil yanlarımızla dokunuyoruz kalplerimize.

O halde BİZ önemliyiz. Ve bu ana değin hep yok saydığımız değerlerimizi anlamak adına, kendi içsel yolculuğumuzu yapma zamanı geldi de geçiyor bile.

Bu çok keyifli bir yolculuk inanın bana.

Renkli.

Albenili.

Ama gerçekler de var canımızı acıtacak olan.

Yaşadıklarımız.

Hüzünlerimiz.

Belki de kabuk bağlamış yaralarımız.

Olsun. Derinlerimize ulaşmak için gerekliyse hepsini kabul etmek bize düşen. Öyle değil mi?

Bana bunları düşündüren, yakınlarda izlediğim bir video oldu. Beraberce fikir yürütüp, bir ortak nokta bulmak adına; paylaşıp çoğalmayı seçtim ben de. Çünkü içimize, ruhumuza dokunan cümlelerle dolu. Keşif yolculuğumuz için bir ışık yakacak. Gerisi bize kalmış elbette.

Sözünü ettiğim konuşma videosu, New York Times yazarı David Brooks’ a ait. Kısacık ama dolu dolu.

Hepimiz biliyoruz ki, hayatı sorgulamaya başladığımız andan itibaren  sorular bitmek bilmiyor. Doğru cevapları ararken kafamız karışıyor. Aklımıza yatsa da yapmak da zorlanıyoruz zaman zaman. Ama bu notlar kendi içsel yolcuğumuzu keyifle yapmamızı sağlayacak nitelikte. Ben beyin kıvrımlarımızda yer etmesinden yanayım.   

David Brooks bu konuşmasında; kişilerin özgeçmişlerinde belirtikleri özelikleri ile övgüye değer kişilik özellikleri arasında farklar olduğunu savunuyor ve şöyle diyor;

‘’Özgeçmiş özelliklerimiz eğitim, tecrübe ve becerilerimizi kapsar.  Bunlar iş hayatına atılmamızı sağlayan unsurlardır. Övgüye bahşedilen kişilik özelliklerimiz ise daha derin bir anlam içerir. Aslında kim olduğumuzu, ilişkilerimizin yapısını, cesur, sevecen, güvenilir ya da uyumlu olup olmadığımızı anlatır.’’

Şimdi kendi kendimize düşünelim. Bizler çoğunlukla hangi değerlerin daha önemli olduğunu düşünüyoruz? Kişilik özelliklerimizin değil mi? Aslında bu yanlışmış. 

Neden mi?

Yazarın böyle düşünmesine sebep olan bir kitap. 1995 yılında Joseph Soloveitchik isimli bir haham ve düşünür tarafından kaleme alınmış.

İsmi ‘Yalnız Bir İnanç Adamı - The Lonely Man of Faith’.

İnsan doğasının iki farklı yönünden bahseden kitapta; bu yönler Adem1 ve Adem 2 olarak belirtilmiş.

Adem1 insan doğasının maddeci ve hırslı olan, dışarıdan görünen tarafını temsil ediyor. Yapmak ve yaratmak istiyor. Adem2 insan doğasının daha basit ve sıradan olan kısmı. Sadece iyi şeyler yapmak değil, iyi biri olmak istiyor. İÇSEL BİR YAŞAM sürüyor. Tam da bizim aradığımız gibi.

Adem1 dünyayı fetetmek isterken; Adem2 dünyanın kurallarına uymak amacında.

Adem1 elde ettiği başarılardan zevk alırken, Adem 2 içsel uyum ve güçten keyif alıyor.

Adem1 işlerin nasıl yürüdüğünü sorguluyor. Adem2 ‘’Niçin buradayız?’’ sorusuna cevap arıyor.

Adem1 başarıyı ilke edinmiş. Adem2 ise sevginin ve aldığına karşılık vermenin peşinde. (Brooks’un çarpıcı yorumu ve devamı 2/3’ de)

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

19.06.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...