Bedenimizin
olağanüstü yapısı gün geçmiyor ki bizleri şaşırtmasın. Her yeni bilgiyle
beraber şükran duygularım katlanarak artıyor benim de.
Beynimizin
o muhteşem yapısına hayranken; şimdi bir de ikinci beyin çıktı ortaya.
Diğeri gibi düşünüyor. Hatırlıyor. En çok da hissediyor. Birinci beynimizden bağımsız pek çok şey gerçekleştiriyor.
Hassas
bir idare merkezine sahip. Aynı zamanda bedenimizin en büyük
organı. Üstelik savunma hücrelerimizin % 70’i burada bulunuyor.
Peki,
nerede dersiniz ikinci beynimiz?
Bedenimizin
tam ortasında.
Karın
bölgemizdeki bağırsaklarımızda.
Kıvrımlı
anatomik yapısı ile de beynimizin kıvrımlarına benzediğini söylüyor yıllarını
bu konuya harcayan uzmanlar. Buradaki sinir hücrelerinin sayısı, tipi ve alıcı
yapısı neredeyse birinci beynimizin neredeyse bir kopyası.
Üzüntü,
keder, stres gibi olumsuz duygu dalgalanmalarında; sindirim sistemimizde ağrı,
şişkinlik veya tarif edemediğimiz bir rahatsızlık hissetmemizin ana nedeni bu
işte.
Daha
pozitif olmak adına; duygularımıza ve düşüncelerimize özen göstermemiz yeterli
bunun için. Yani gülümseyerek çalkalanan midemizin ve neşeyle dans eden
bağırsaklarımızın olması elimizde aslında.
Çünkü
hem çok akıllı, hem de çok çalışkan buradaki beynimiz. Düşünsenize ne kadar çok
şey yiyor, içiyor ve tüketiyoruz. Hatta yeri geliyor; o doymak bilmez aç gözlüğümüz
nedeniyle yüklendikçe yükleniyoruz. Dinlenmesi hatta nefes alması için zaman
bile tanımıyoruz.
Yaklaşık
30 ton gıda ve 50.000 litre sıvı bağırsaklarımızdan geçiş yapıyor. Belki de
daha fazlası. Dile kolay. Bağırsaklarımız ve midemiz çalışmasın da ne yapsın?
Üstelik
gıdalarla beraber, farkında olmadan aldığımız sayısız zararlı bakteri ve tehlikeli
madde de var buradan geçen. Bir de bağırsaklarımızda yaşayan minik organizmaları
düşünürsek; işi hiç de kolay değil.
Ancak
daha önce de belirttiğim gibi; işinin üstesinden gelecek kadar zeki. Tıpkı
birinci beynimiz gibi.
Bedenimiz
için zehirli ve tehlikeli maddeleri ayırıyor. Kendi organizmamız içine
sızmalarını önlüyor. Uyarıcı hormonların ve koruyucu salgıların dengesini özenle
kontrol ediyor. Tek tek inceliyor, hassaslıkla kontrolden geçiriyor.
Bu
hassas ve kıymetli organımızın içindekilere gelin beraberce göz atalım.
Sayıları
mı?
Azımsanmayacak
kadar çok. Neredeyse 500 tür ölümcül canlı içimizde barınıyor.
Rakamlar
bu işin ne kadar ciddi olduğunun göstergesi. Dolayısı ile biz onları dışarıya
atana kadar muhteşem bir mücadele veriyor, bağırsaklarımızın her bir hücresi.
Bir
kısmı ayırıyor, bir kısmı öğütüyor, bir kısmı iyi ve kötüleri ayırarak,
gerektiğinde hatırlanmak üzere hafızaya kaydediyor. Ve pek çok işlevini birinci
beynimizden yardım almadan kendi başına yapıyor. Tehlikeyi ilk hisseden hep ikinci
beynimiz oluyor. Ancak gerektiği durumlarda birinci beynimize sinyal gönderip, bedenimizi daha kapsamlı koruma
altına alıyor.
En
şaşırtıcı özelliği ise kendi başına yeni hücreler üretebilmesi. Bu şahane, öyle
değil mi?
Bağırsaklarımız,
ağızdan tahliye bölümüne doğru bir harekete sahip. Dalgalanırken adeta dans
ediyor. Bilimsel ismi ‘Peristaltik refleks’. Besinleri bu şekilde özümsüyor
ve
atık haline gelenleri dışarıya atıyor.
Zor
bir işi var. Biraz da sevimsiz belki ama, öyle önemli ki. Bu nedenle
bağırsaklarımızla da da tıpkı diğer organlarımız gibi konuşabiliriz. Her gün
teşekkür edebiliriz. Hissedecektir bizi. Duyacaktır ben buna inanıyorum. Tıpkı
diğer organlarımız ellerimiz, ayaklarımız, kalbimiz gibi.
Konuşmaya
başladım mı? Evet. Beni duyduğuna da eminim. (devamı 2/2’ de)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
01.02.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder