Dileğim
sürekli titreşen evrene ve hepimize gelsin.
Canlı
cansız aklımıza gelen her şeyin titreşirken enerji yaydığını artık biliyoruz. Eğer
bu titreşimler, olması gereken aralıklarda ve hatta üzerinde ise enerji yükseliyor. Tersine düştüğünde, her yanı negatif enerjiler sarıyor.
Bilim
adamları titreşimlerin bedenimiz, sağlığımız, ilişkilerimiz üzerindeki
etkilerini araştırmaya devam ediyor elbette.
Bize
düşen ise minicik dokunuşlarla kendimizi ve etrafımızı pozitif enerjilerle
sarmak.
Gülümsetmek.
Tıpkı
lavanta kokusu gibi.
Yaydığımız
titreşimler bizim için olduğu kadar, etrafımızdaki her şey için de çok önemli. Geçmiş
yazılarımda bundan söz ettiğim, daha bilimsel içerikli yazılarım olmuştu
biliyorum. Orada da frekansımızı artırma yollarından bahsetmiştim. Şimdi ise hem
hatırlama hem de içinde bulunduğumuz zor hayat şartlarını daha kolay aşabilmenin;
çak daha basit bir yolunu paylaşma vakti. Yazının sonunda esinti eşliğinde yolladığım
lavanta kokusu benden yüreğinize armağan olsun.
Bundan
tam 100 yıl önce Nicola Tesla ile başlayan bu keşif yolcuğu; şimdilerde bize
evrenin o müthiş orkestra sesini nasıl hissedeceğimizin keşfiyle devam ediyor.
Ben
bu yolun gönüllü üyesiyim. Daha çok başlardayım biliyorum. Sormayın buralar
labirent gibi giriftli. Ama olsun. Her bir adımda burnuma çalan lavanta
kokusuyla yolumu bulacağıma inanıyorum. Sizleri de beklerim.
Biz
insanoğlunun titreşimleri hayli düşük. Saniyede 300 titreşim kadar. Gönül
gözüyle bakmasını bilen, bu işlerde ustalaşan kişilerde seviye katlanarak
artıyor. Şifalı dokunuşların hastalıkları iyileştirme konusu da buradan
çıkıyor. Bir kısım uzman karşı tezleri savunsa da, tıpta yer edinmeye başladığı
bir gerçek.
Hepimizin
kendimizi iyi hissettiğimiz uygun bir titreşim aralığımız var. Gündüz saatleri
için bu değer 62-68 MHz kadar. Amacımız onu korumak. Gelin görün ki sadece
basit bir soğuk algınlığında bile değerler başlıyor düşmeye. Örneğin grip
belirtileri başladığında 57 MHz oluyor. Ölümcül hastalıklarda 42 MHz ve nihayet
ölüm döşeğinde 25 MHz.
Sağlıklıyken
hiçbir şeyin farkında olmuyoruz haliyle. Enerji aralığımız istenen aralıklarda
çünkü. Ancak 58 MHz’e düştüğünde rahatsızlıklar başlıyor.
O
halde ne yapıp etmeli de o aralıklarda kalıcı olmalı?
İşte
yazımın başlığında kullandığım lavanta kokusu burada kıymete biniyor. Ben
deneyimi onunla yapıyorum şu aralar. Bilgi dağarcığımızda kalsın diye de bazı
güzel esans kokularını paylaşıyorum.
Lavanta
118 MHz, melissa 102 MHz, nane 78 MHz,
fesleğen 52 MHz ve gül tam tamına 320 MHz.
Tercih sizin. Amacımız frekans aralığını korumak ve hatta artırmak o
kadar. Yapılan deneyler, bu yağların gerçekten
de kişinin frekansını artırmada önemle rol oynadığını göstermiş.
Yapacağımız
şey basit.
Sevdiğimiz
bir kokuyu edinmek.
Sonra
da koklamak.
Bu
esnada ne mi oluyor? (devamı ilginç örneklerle 2/2’ de)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
15.06.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder