3 Şubat 2014 Pazartesi

YAŞAMIN ANLAMI İÇİNDE SAKLI (1/2)

Yaşamdan ne bekliyoruz? Bu soruya hepimiz pek çok hayalimizle, umudumuzla cevap verebiliriz aslında. Ama gelin isterseniz soruyu şu şekilde değiştirelim.

Yaşam bizlerden ne bekliyor? Cevabı kolay mı? Bence değil. Bilindik bir soru gibi görünse de doğru cevabı verenlerimizin sayısı ne yazık ki oldukça az. İşte önemli olan yaşamın o bazen ahenkli, bazen de deli dolu salınımı içinde bu soruya doğru cevapları bulabilmek. Çünkü bunu öğrendiğimiz noktada önümüzdeki tüm engellerle, tüm zorluklarla daha kolay baş edebilecek cesaretimiz ve özgüvenimiz olacak kendimizde. Daha da önemli olanı ise bunu umutsuz insanlara da öğretmemiz. Belki kökten bir değişiklik yapılması gerekecek yaşantımızda, belki daha az. Ama bunu kendi hayatımıza sokmanın ve başkalarına öğretmenin tek yolu birebir uygulamaktan geçiyor.

Uzmanlar yaşamdan ne beklediğimizin gerçekten önemli olmadığını savunuyor. Yaşamın bizlerden ne beklediğini anlamanın kilit nokta olduğunu ısrarla belirtiyor.
Şimdi bu da nereden çıktı demeyin. Çünkü yaşama anlam yüklemek bizleri umutlarımıza bağlayan en güçlü hat. Neden mi? Gelin önce yaşam ne demek onu aralayalım. YAŞAM; beraberce paylaştığımız toplumsal alanda, her bireyin kendi üzerine düşen sorumlulukları üstlenmesi demek. Bu arada oluşacak sorunlara doğru çözümler bulması demek. Paylaşıma açık olması demek.

Hepimiz ancak üstlendiğimiz sorumlulukların bilincinde olduğumuzda hayata dört elle sarılıyoruz. Zorluklarla mücadele etme gücünü kendimizde bulabiliyoruz. Öyle değil mi?

Yapacağımız her anlamlı uğraş, yaşamın anlamını daha da belirginleştirmez mi sizce de? İçimizde uğruna yaşamaya değer bir anlam ve amacımız olduğu hissini taşıdığımız sürece, her yeni günü sevgiyle kucaklamaz mıyız? Bir anlamda kendi yaşamımıza daha sıkı sarılmaz mıyız?

Biliyorum ki cevaplarımız aynı. Kendi yaşantımızın sorumluluğunu üstlendiğimiz ölçüde mutluluk ışıltılarını daha kolay yakalıyoruz. Bu arada yaratacağımız minicik molaları; hani hep olmadığını savunduğumuz boş zaman aralıklarını en faydalı şekliyle doldurabildiğimiz ölçüde ise zenginleşiyoruz. Anlamsızlık duygusundan, boşluğa düşmekten, can sıkıntısından kurtuluyoruz. Daha az depresyona giriyor, daha az ilaca yöneliyor, kendimizi hem bedenen hem de ruhen daha sağlıklı hissediyoruz.


Hadi gelin bu sözleri Amerikalı ünlü yazar Orison Swett Marden’in sözleriyle pekiştirelim. 


‘’Hiç bir insan, umutları yok edilinceye ve kendine güvenini yitirinceye kadar yenilmiş değildir. Bir insan hayata umutla, güvenle, sevinçle baktığı takdirde, başarısız sayılmaz; hayata sırtını dönünceye kadar yenilmemiştir.’’     

Hayata karşı böylesine güçlü bir tavır takındığımızda, acı çektiğimiz anlardan korkmuyoruz.  Aksine bizi daha da güçlendireceğini kavrıyoruz. Acıdan mutluluğu yakalamaya çalışmanın yolları işte buralardan geçiyor. Ve her şey hayata yüklediğimiz anlamla şekilleniyor.

Kısacası hayatın akışı içinde;

*AMAÇ

*ANLAM

*YAŞAMA BAĞLILIK ve

*Dertlerin üstesinden gelebilecek kadar GÜÇLÜ bir karakter yaratmak bizim elimizde.(devamı 2/2 ‘ de)

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

23.12.2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...