17 Mart 2015 Salı

KELEBEK ve KAOS ETKİSİ

Yazıma bir soru ile başlamak istiyorum. Bakalım cevabınız ne olacak?

Dünyanın herhangi bir yerinde zarif tek bir kelebeğin kanat çırpması,  dünyanın yarısını dolaşacak kadar büyük bir kasırgaya neden olabilir mi sizce?

İmkansız gibi geliyor insana değil mi? Bir yanda minicik kanatlar, diğer yanda felaket habercisi kasırga. ‘’Mümkün değil.’’ diyorsunuz biliyorum.

Elbette bu bir metafor. Ancak böyle bir etkileşim var. Yani minicik, incir çekirdeğini dahi doldurmayan şeyler; yeri geliyor tozu dumana katabiliyor.

İsmi KELEBEK ya da KAOS ETKİSİ. Geçmiş yıllarda filmi de yapılmıştı. Belki aranızda hatırlayanlar vardır. 

Bu teori bir meteorolojist olan Edward N. Lorenz’e ait. Hava durumuyla ilgili olarak verdiği bu örnekle ün kazanmış kendisi. Bir sistemde başlangıç verilerindeki küçük değişikliklerin; yeri gelip devasa sonuçlara sebep olabileceğini anlatıyor Kaos teorisinde. Aynı zamanda bir savaş pilotu olan Lorenz; sadece 3 değişkenle kaos ortamı doğabileceğini keşfetmiş ve bu sayede pek çok yeni araştırma alanı açılmış. Fraktal geometri de bunlardan bir tanesi.

Kaos teorisi, benim de çok sevdiğim matematik biliminin içinde doğmuş. Dinamik olan sistemlerin koşullara olan bağlılığını inceliyor. Teorinin sahibi Lorenz’den çok daha önceki yıllarda ortaya atılmış aslında. Bu önemli teoriye ait ilk bulgular 18. yüzyıla kadar gidiyor. Özellikle Yunan ve Çin mitolojilerinde geniş yer bulmuş. Zaman içinde pek çok matematikçi tarafından ele alınıp temel kavramları oluşturulmuş. Ancak bir bilgisayar programını geliştirmek üzere verilerle oynayan Lorenz sayesinde günümüze ulaşmış. Sebebi ise yanlışlıkla yaptığı minicik bir rakam hatası olmuş.

Kaos teorisinin temelinde göz ardı edilebilir gibi görünen etkiler var. Ve bunlar zamanla birikiyor. Sonunda yapılagelen her ne ise; başlangıçta beklenenden tamamen farklı bir şekilde gelişiyor. Dolayısıyla bundan hepimiz bir şekilde etkileniyoruz.

Her şeyi biliyor olsak da, yeri geliyor rastlantılar son taşı koyuyor yerine. Bizleri hayrete düşüren olaylara sadece seyirci kalıyoruz. Neden mi? Hepsinde geçmiş süreçte göz ardı edilen etkenler söz konusu çünkü.

Önemsiz gibi duran parçacıkların bütüne olan büyük etkisi.

Kaosu.

Şöyle bir düşünecek olursak; yaşadığımız dünyada ve hatta evrende o kadar çok parametre, o kadar çok etken var ki. Her şey iç içe geçmiş adeta. Hem ayrı gibi duruyor, hem birbirini etkiliyor, hem de değişiyor. Ama yine de o muhteşem denge korunuyor. İşin bu tarafından bakınca; insan düşünmekte zorlanıyor değil mi? Bu nedenle de ismine ‘kaos’ denmiş.

Tüm canlılar, doğa, iklim ve hatta bizler. Değişmeyen ne var ki?
Hiçbirimiz olduğumuz yerde ve aynı şekilde kalmıyoruz. Her daim sabit kaldığını düşündüğümüz şeyler de buna dahil.

Kabul etmek gerekiyor ki; teorinin ismi bizi olumsuzluğa yöneltiyor bir parça. Ancak kaos varsa düzende onunla beraber geliyor. Çünkü hep bir aradalar. Birbirlerinden ayrılmıyorlar. O büyük karmaşa arasında bile, alabildiğine hassas bir denge ve düzen var. Ve bence bunu gözlemlemek muhteşem bir duygu. Biraz farkındalıkla ve dikkatle, bizler de düzensiz gibi görünen yapıların işleyişindeki ahengi, düzensiz gibi görünen şekillerin içindeki simetriyi yakalayabiliriz diye düşünüyorum. Ne dersiniz?

Düşünürler kaos teorisini; tümevarımla tümdengelimin; yani batı ile doğunun sentezi olarak ele almayı tercih ediyor.

Tümevarım olarak bildiğimiz teori; parçalardan bütüne yönelme şekli. Bir anlamda özelden genele. Burada sistem parçalara ayrılarak incelendiği için, o sırada ara ilişkilerin bozulduğu ve temel kuramdan uzaklaşmanın söz konusu olduğu belirtiliyor. Tümdengelimde ise bütüne bakarak parçalar hakkında fikir üretiliyor. Diğerinin tersine genelden özele bir bakış var.

Yine de bu sentezi yapmak bile, bazen olayların tam olarak açıklanmasına yetmiyor. Neden mi? Uzun vadede her an her şey değişim gösterirken, göz ardı ettiğimiz kelebek etkileri devrede kalıyor çünkü.  

Evet, evrenin varoluş ve işleyiş yasası devrede. 

İstisnasız hepimiz en küçük parçacıktan en büyüğüne kadar; kocaman bir zincirin halkalarında yer alıyoruz. Birbirimize bağlıyız.

Birimizin gelişimi ya da değişimi bir diğerini etkiliyor. Ve bu etki yayılarak büyüyor.

O halde bize düşen bu değişimin hep olumlu gelişimlere zemin hazırlaması olmalı. Öyle değil mi? Yani bencillik aklımıza dahi gelmemeli. Çünkü o zincirden ayrılmamız mümkün değil. Sonuçta bencillikle hareket ettiğimizde zararları bizi de etkileyecek çarklar arasında. Bunu sık sık hatırlamak da fayda var bence.

Kaos içinde düzeni ararken gözlerimiz; duygu, düşünce ve sevgimizle kelebek kanatlarına zarafeti konduralım dileğimle…

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

15.01.2015





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...