Geçenlerde gittiğim bir resim sergisinden söz etmek istiyorum sizlere. Bu öyle sıradan herhangi bir resim sergisi değil. Burada buluştuğunuz her resim karesi ile beraber yaşamanın, sağlıklı olmanın ne denli önemli olduğunu anlıyorsunuz. Bunun yanında başka önemli bir nokta daha dikkatinizi çekiyor. Her ne koşul ve şart altında olursanız olun; hayata gülümsemeyi unutmayın, yaşama asılmayı es geçmeyin, yaşadığınız her anın kıymetini bilin mesajı veriliyor.
Tempo dergisinin öncülüğünde hazırlanan bu güzel girişimi ilk duyduğumda hissettiğim heyecan; sergiyi gezerken her resim karesinde artarak devam etti. Sergiyi terk ettiğimde ise duygusallığım hat safhaya ulaşmış, gözlerim dolu dolu olmuştu. İnsan böylesi durumlarda yaşamı daha farklı algılıyor, o ana kadar dert edilen küçüçük üzüntülerin anlamsızlığı yüzünüze bir tokat misali çarpıyor.
Bizler bu kadar cesaretli olabilir miydik dersiniz? Sağlıklı halimizle, her şey normal düzeninde giderken bile en küçük şeylere üzülen, kırılan, küsen, dünyayı zindan eden bizler; başımıza böylesi bir olay gelseydi eğer ( ki aslında hepimiz birer engelli adayıyız) bu kadar cesaretli olabilir miydik bilemiyorum. Yoksa hayata tamamen küser, her şeyden kendimizi soyutlar, çekilmez bir hale mi gelirdik?
Ama onlar! Gözlerindeki o ışıltı, o yaşama sevinci ile işte karşımızdalar! Cesurca verdikleri pozlarıyla, hayata karşı duruşlarıyla kısacası anlatmak istedikleriyle o kadar güzeller ki…Engelli halleri ile bizleri olduğumuz yere çiviliyorlar sanki. Durumlarını kabullenmişler, hayatla dalga geçiyorlar adeta, yaptıkları her zorlu iş onları daha bir yüceltiyor, çoşturuyor, yeni hedeflere yöneltiyor. Asla pes etmiyorlar, asla yılmıyorlar, yaptıkları ile başarıları ile hepimize örnek oluyorlar.
Tümünü ayakta alkışlıyorum; bu işe gönül koyanlarla beraber hepsine yüreğimden kocaman bir teşekkür buketi gönderiyorum.
Cesaretleri, yaptıkları, azimleri, hayalleri ve bizlere verdikleri mesajları ile aslında onların değil bizlerin engelli olduğunu düşünüyorum.
Hazır yeri gelmişken, hepinize bu ve benzeri anlamlı etkinlikleri şiddetle tavsiye ediyorum. Lütfen sizler de o yoğun koşturmanız içindeyken bir an durun ve soluklanmak adına, yaşama farklı gözlerle bakmak adına bu tarz etkinlikleri kaçırmayın. Bu güzel insanların size uzattığı dostluk ellerini, sevgi dolu bakışlarını ve sıcacık gülümsemelerini yakalayın. Bizler buradayız deyişlerine candan bir karşılık verin. Onlara, yaptıklarına, yapmak istediklerine sahip çıkın. En azından yalnız olmadıklarını hissettirin. Bu paylaşım bile o kadar önemli ki bazı şeylerin değişmesi adına.
Sözlerime ünlü fotoğraf sanatçısı Ara Güler’in şu sözleri ile son vermek istiyorum “Fotoğraf insanların birbirlerini sevmelerine, aşka yarar. Bakmayı öğrenirler, bakmayı öğrenirlerse sevgili olurlar, aşık olurlar ve insanlara sevgi lazımdır. Ve fotoğraf işte bu işe yarar.”
Başka söze gerek var mı bilemiyorum. Tüm engellileri engelleri ile beraber çok sevdiğimi, hepsi için kalbimin nasılda titrediğini yazmazsam içimde çoşan bu duygusallıktan kurtulamayacağım sanırım.
Hepiniz sevgiyle kalın.
Belgin Eryavuz
26.01.2007
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder