Gerçek
mutluluk. Yapay mutluluk.
Her
şey yolundayken, istediklerimizi elde ettiğimizde; içimizde beliren mutluluk
GERÇEK mutluluk. Hani o özel anlarda oluşan ve içimizi kıpır kıpır yapan.
YAPAY
mutluluk ise; istediğimizi elde edeMEdiğimiz zaman başvuracağımız yol.
Biliyorum,
neredeyse hepimiz bu ikinci yolun, gerçek mutlulukla kıyaslanmayacak kadar
önemsiz olduğunu düşünürüz aslında. Öyle değil mi? Oysaki uzmanlar
yanıldığımızı söylüyorlar.
O
halde önyargılarımızı yıkmanın tam zamanı. Çünkü gerçek ve yapay mutluluk
birbirine EŞİTmiş.
Daha
inandırıcı olması bakımından; deneysel bir paradigmayı paylaşmak istiyorum.
İsmi
‘Serbest seçim paradigması’. Öyle basit ki.
Örnekte
deneklerin önüne altı tane tablo getiriliyor. Ve beğenme derecelerine göre
numara vermeleri bekleniyor. En çok beğendiklerinden, en az beğendiklerine
doğru. Bir, iki, üç, dört, beş ve altı. Bu seçim sonrası deneklere tablolardan
bir tanesinin hediye edileceği söyleniyor.
Ama
bir şart var. En beğendikleri tablo değil. Sıralamada tam ortada yer alan üç
veya dörtten bir tanesine sahip olacaklar.
Derken
aradan biraz zaman geçiyor. Aynı deneklerle, aynı tablolar kullanılarak deney
tekrarlanıyor. Sonuç şaşırtıcı. Çünkü daha önce ilk iki sıraya taşıdıkları
tabloları unutup, kendilerine hediye edilecek olanı ilk sıraya taşıyorlar
otomatikman. Neden mi? Çünkü ona sahip olacaklarını biliyorlar artık. Aslında denekler,
farkında olmadan mutluluğu sentezliyorlar.
Ancak
deney burada bitmiyor. Şimdi şaşırmaya hazır olalım.
Bu
kez aynı deney; hastanedeki bir grup hastayla yapılıyor. Bu hastalar amnezi
hastaları. Çok içki içtikleri için; yakın geçmişi hemen unutan kişiler bunlar.
Deney
başlıyor. Tablolar önlerine getiriliyor. Hastalar beğenilerini
numaralandırıyor. Hemen peşinden ilk deneyde olduğu gibi; tablolar içinden üç
ya da dört numaralı tablonun hediye edileceği söyleniyor. Onlar da diğerleri
gibi; sahip olacaklarını ilk sıraya taşıyorlar.
Buraya
kadar her şey normal.
Ama
aradan biraz zaman geçiyor. Sırada deneyin ikinci kısmı var. Aynı tablolarla
hastaların önüne bir kez daha gidiliyor. İçlerinden hiçbiri ne deneyi ve ne de tabloları
hatırlamıyor. Kendilerine ikinci defa
anlatılanlar doğrultusunda yeniden numara veriyorlar.
Ve
sonuç herkesi şaşırtıyor. Çünkü, bir önceki seçimi ve tabloları
hatırlamadıkları halde; aynı tablolara aynı numaraları veriyorlar.
Peki
bu nasıl oluyor?
Normal
insanlar geçmişi hatırladıkları için işleri kolaydı. Ancak hiç hatırlamayanların
da aynı seçimi yapmasının bir nedeni olmalı. Uzmanların açıklamalarına göre;
insanlar sahip oldukları şeyleri, düşündüklerinden daha güzel buluyor. Sahip
olamadıkları düşündükleri kadar albenili değil artık. İlk deneydeki sahip olma duygusu ve mutluluk,
onların ruh yapısını değiştiriyor. Bir anlamda; zevk ve estetik tepkileri
farklılaşıyor. Yani mutluluk sentezini farkında olmadan yapıyorlar. Böylece;
sadece tahminde bulunarak, ilk seçimlerini hiç hatırlamadan; aynı tabloları
seçiyorlar. İşte mutluluk sentezinin gizemi ve ışıltısı devrede.
Mutluluğu
sentezleyebildiğimiz ölçüde psikolojimizi hep pozitifte tutmayı başarıyoruz.
İster gerçek, ister yapay mutluluk. Fark etmiyor. Sonuçta geldiğimiz nokta
kendimizi çok daha iyi hissettiriyor.
Peki
her şey bu kadar kolay mı? (Cevabı çarpıcı örneklerle 2/2’de)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
22.06.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder