Hepimizin mevsimleri var
içimizde yaşadığımız ve yaşattığımız… Sözünü ettiğim yaşla ilgili mevsimler
değil. Ruh halimize göre, gün içinde bile bir mevsimden bir mevsime ne hızla
dalarız bazen düşünsenize…
Mis gibi güneşin içimizi
ısıttığı o güzel yaz mevsiminden bir anda kışa yenik düşmez mi duygular? Hem de
ne kış… Zemheri soğuklarda içimiz ürperirken, esen karayelle duygularımız
ellerimizin arasından akıp gider. Bir süre önceki o sıcacık aşk dolu yazı özlemeye
başlarız hemen; keşke’ler dilimize dolanırken. Buna sebep belki gereksiz bir
inattır; belki ağzımızdan istenmeden dökülüveren kırık dökük birkaç sözcük; belki
de o yere göğe sığdıramadığımız gurur.
‘’İçimizde yaşattığımız
dünya ile içinde yaşadığımız dünya arasında kurabildiğiniz bağ kadar mutlu
olursunuz.’’ der ünlü Rus yazar Anton Çehov. Ne kadar da doğrudur…
Gerçekten de zaman
geliyor ve bizler terazinin o dengesi şaştığında, ruh halimize söz geçiremez
oluyoruz. Ya biz geri kalıyoruz ya da çok hızlı giderken yaşam bize yetişemiyor.
Her iki durumda da olan bize oluyor.
Ama asıl olan etrafımızda ne kadar pozitif enerji varsa onları bulup çıkarmak; susuz kalmış da kana kana su içer gibi yaşamın dokuları arasından emmek; ruhumuzu onunla doyurmak. Kendimizle aramızda ne kadar engel varsa kaldırmak. Bunu yaparken SEVGİYİ hep baş tacı etmek. Kendimize sarılıp, yaralı ruhumuzu bir çocuk edasıyla okşamak… Bir anlamda, bizi yeniden gökkuşağı tadındaki llkbahara ve yaz mevsimine taşıyacak duygularımıza yön vermek. Korkmadan, cesaretle…
Yaşamın sırrını
keşfedenlerin dediği gibi daha o günü yaşamadan çok şanslı olduğumuza peşinen
inanmak. Öyle etkili ki… Yaşamın içinde saklı olan tüm güzel enerjilerin bize
akmasına yardım eden ışıltılı yol misali yönümüzü açıyor. Ben buna inanıyorum.
Hepimiz çok şanslıyız aslında. Ah… bir de farkında olabilsek, değerini her an
hissedip şükürlerle çoğaltsak…
Ayrılıklar, gözyaşları, pişmanlıklar… hangimizin gönül haresini titretmedi ki? Ama hayatın gerçeklerini bize yansıdığı şekliyle kabul edip, her şeyi biraz akışına bırakmak; yara almış ruhumuza en iyi ilaç. Evet gerektiği yerde mücadele etmek, pes etmemek asıl olan. Cesaretle üstüne gidip almak belki de. Ama bazı şeylerde zorlamak ruhu yaralamaktan öteye işe yaramıyor. İşte o anlarda yaşanan olaya farklı bir pencereden bakıp elimizdekilere şükretme zamanı. Ve umutla yarınlara tebessüm etme.
Tıpkı Mevlana’nın o güzel
bir şiirinde dediği gibi. Oldukça uzun bir şiir. Yazımın başlığını aldığım
bölümde ise bakın Mevlana ne güzel diyor;
‘’Terk
edildin diye de üzülme, demek ki sevebilecek bir yüreğin var.
Geçmişi unut, hiç yaşanmamış gibi davran. Buluttan
nem kapma !
DÖKÜVER KİRPİKLERİNDEN SONBAHARI, bir gün
elbet mutlu tebessümlerle
kol kola gireceksin.’’
kol kola gireceksin.’’
Bazılarımız mahsunluğu,
hüznü daha çok yakıştırır kendisine. Bu sebepten midir bilinmez kirpiklerinde
hep sonbaharın hüznü dolaşır. Oysa ki bir tebessüm etse, dağılıverecek o
bulutlar gözlerinden ve ardından güneş açacak kalpleri ısıtacak olan.
Bazılarımız ise
tebessümü yerleştirirken yüzüne, kirpiklerinde aşkın tılsımlı oklarını taşır
adeta, baktığında kalpleri sıcacık yapan.
‘’Eğer kış , baharı
yüreğimde saklıyorum deseydi, ona kim inanırdı?’’ der Halil Cibran.
Ve bizler de en umutsuz
olanlarımız dahi, karakışlarımızda mutlaka baharı taşıyoruz içimizde bir
yerlerde… Yeter ki bunu unutmayalım, umudun o minicik filizini sevgiyle
sulayalım. Sonunda kirpiklerimizden dökülecek sonbahar da, en sert kışlar da.
İlk baharın müjdesiyle sımsıcak aşklar içimizde yeniden yazı yaşatırken…
Gelin şimdi güzel bir
şiirle bakalım hayata yine ve yeniden. Bakın İclal AYDIN ‘Gördüğüme Sevindim’ isimli şiirinde, hayata
ve yaşadıklarına nasıl bakıyor?
"Beklemediğim anda
karşıma çıkan ayrılıkları,
Aniden bastıran kışı,
Aynaya her baktığımda
değişen kadını,
Mevsimler içinde mutlaka
bir sevinç getiren yaz'ı,
Gülünce yüzleri bayram
yeri olanları,
Geçecek diyerek yaraya
üfleyenleri,
Okuduğunu anlayanları,
Anlayıp da susanları,
Cesur olanları,
Yeniden başlayanları
Ve
Hayatın mutlak
coşkusunu,
Sizi,
Seni,
Her şeye rağmen üstelik
Gördüğüme
sevindim!"
HER ŞEYE RAĞMEN
kabullenmek, her şeye rağmen hayatı yine yeniden SEVMEK… kirpiklerimizdeki
sonbaharı dökmek için yeterli sebep değil mi sizce?
Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ
16.07.2013
Baş tacı olsun sevgi:) Çok güzel:)Yüreğin dert görmesin:)
YanıtlaSil