Ve denize
yaklaştıkça ilginç bir şekilde dinçleşiyor. Suya vardığında yeni enerjisi, heyecanı
ve görevini başarıyla yapmanın rahatlığını yaşıyor. Bir dalga üzerindeki kum
tabakasını yıkayınca kızılımsı kahverengi göz alıcı kabuğu mükemmel bir zırh
gibi parlamaya başlıyor. Kumun içinde ağır adımlarla, zorlukla ilerleyen deniz
kaplumbağası; tuzlu suyun yüzeyinde rahatça süzülmeye başlıyor. Denizin mavi
derinliklerine dalmadan önce son kez başını kaldırıyor. Yavrularıyla
vedalaşıyor. Ve bir daha geri dönmemek üzere denizin engin maviliğinde kayboluyor.
Şimdi sırada yavru
kaplumbağaların hayata ‘merhaba’ deyişleri var. İşin bu kısmı oldukça dramatik.
Çünkü kendilerini bekleyen bir sürü tehlike var. Her şey yolunda giderse;
yumurtalar yuvada 55-60 gün boyunca kalıyor. Ancak gerek rakunların gerekse ak
yengeçlerin en lezzetli yemekleri onlar. Bunlara ek olarak köpekler, kediler,
yaban domuzları, akbabalar ve hatta yumurtalarını pişirip yiyen insanlar da
cabası.
Kuluçka sırasında kumun
sıcaklığı ise çok önemli. Çünkü kaplumbağa yavrusunun cinsiyetini belirliyor. Serin
kumda erkek, sıcak kumda ise dişi kaplumbağa oluyor.
Sonunda anne
kaplumbağanın değerli hazinesi yumurtaların çatlama zamanı geliyor. Güvenli yuva
içindeki bebek kaplumbağa önce yumurtayı dişleriyle kemirmeye başlıyor. Birkaç
gün boyunca, yumurta kesesinin içindekileri emerek yerin altında kalıyor. Böylece yaşamak ve hayata tutunmak için
gereken enerjiyi alıyor.
Günün sıcaklığında sakin
kalarak bekleyen yavrular, gece olunca hep beraber hareketleniyorlar. Kumu
yüzgeçleriyle kazıyorlar. Kırılmış kabukları ve sert kumu yararken ise gerçekten
harika bir takım çalışması gösteriyorlar. Belki de adına kardeş dayanışması
dememiz gerekiyor. Ne dersiniz? Sonuçta aynı annenin, aynı yuvayı paylaşan
canlarından söz ediyoruz.
Yuvadan başlarını
çıkaran yavrular parlak ışıkları çok seviyorlar. Gecenin karanlığında
gökyüzündeki ay ve yıldızların çekimine kapılıyorlar. Ancak yapay ışıklar kafalarını
karıştırmıyor değil. Aralarında, sahildeki villaların ya da caddenin ışıklarına
kanarak denizin ters yönüne doğru koşar adım gidenler de oluyor maalesef.
Yuvalarından denize
doğru ilerlerken harcanan dakikalar ise bebek kaplumbağanın hayatındaki en
tehlikeli anlar. Çünkü ak yengeçler yavrulara saldırmak için sahil boyunca
parmak uçlarında yürüyor. Bu zorlu yolculukta maalesef 1000 yavrudan sadece 1
tanesi olgunlaşabilecek kadar canlı kalıyor.
Okyanusa ulaşan şanslı
yavrular; denizin tadını alır almaz sürünme hareketi yerini ön yüzgeçlerinin
güçlü darbelerine bırakıyor. Ve 24 saat boyunca hiç aralıksız yüzüyorlar. Bu
hareket ise uzmanlar tarafından ‘yüzme çılgınlığı’ olarak adlandırılıyor.
Tehlikeli sulardan
derinlere doğru gittikçe hem saklanacağı hem de besleneceği yerlere ulaşıyor. Yuvadan
çıktıklarında 3 cm. olan uzunlukları yetişkin olduklarında 90 cm. olup 125-200
kilo ağırlığına varıyor. Olgunlaşıp üremeleri 20-30 yılı buluyor.
Başlarda esmer yosunlar,
küçük salyangozlar, büyük plaktonlar ve omurgası olmayan canlılarla besleniyorlar.
Olgunlaştıklarında güçlü çeneleri kaya ve resiflerde yaşayan sert kabuklu
yaratıkları ezebiliyor. Şeker niyetine yedikleri deniz analarına ise
bayılıyorlar. Giderek beslenen ve büyüyen kaplumbağalar, yaklaşık on yıl içinde
bir yemek tabağı büyüklüğüne ulaşıyor. Yeniden göç etmeye başladıklarında da
gövdeleri büyümeye ve ağırlaşmaya devam ediyor.
Caretta carettaların
hayatı gizemlerle dolu. Anlamlı yüz ifadeleri ve öğrendikleri hiçbir şeyi
unutmayan güçlü hafızaları da en belirgin özellikleri. Gagaya benzer çok güçlü
bir çene yapıları var. Koku alma duyuları çok keskin. Hayatta kalma yetileri ise
inanılmaz ölçüde güçlü. Akciğer solunumu yapan sürüngenlerden. Uzun saatler boyu
suyun altında uyuyabiliyorlar. Ama stres ve hareket nefeslerini tutabildikleri
süreyi belirli ölçüde kısaltıyor. Doğal düşmanları köpekbalıkları ve insanlar. Tekne
pervaneleri, balık ağları ve okyanus atıkları başlıca yok olma nedenleri.
İşte bu nedenle bin bir
eziyet ve zahmetle dünyaya gelen yavruların sadece küçük bir bölümü, yuvalama
döngüsünü tekrarlamak için yetişkinliğe erişiyor. Yapılan araştırmalar, dünya
çapında sayılarının hızla azaldığını ve bu nedenle duyarlı olunması gerektiğini
bizlere bir kez daha hatırlatıyor. Çünkü uzmanlar; dünya
okyanuslarında kilometreler kat eden deniz kaplumbağalarının; deniz ve kıyı
ekosisteminin dengesi için tamamlayıcı bir role sahip olduklarını belirtiyor.
Şu ANda ben bu satırları
yazarken ve sizler o değerli zamanınızdan ayırıp okurken fark edebildik işte bu
güzelliği. O halde kocaman tebessüm etme zamanımız çoktan geldi. Yaşama dört
elle sarılan, her güçlüğü sabırla yenmeye çalışan; ama minicik molalarda
etrafına, doğaya, yaşamın o albenili dünyasına göz kırpanlara benden selam
olsun.
Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ
09.10.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder