Çok değer verdiğim bir
arkadaşımdan ilk kez duyduğumda ‘nasıl yani?’ dedim.
‘’Konforum müsait değil.’’
Daha önce duymamış;
üzerinde düşünmemiştim. Çok sevdiğimi
itiraf etmeliyim.
Genelde kullanmaya
alışkın olduğumuz ‘Hayır’ sözcüğü yerine
geçen güzel bir tanımlama bence. Daha naif. Daha kalpten.
Kırmadan, incitmeden o
istek her neyse; ona hazır olmadığınızı belirtiyorsunuz. Sonraya erteliyorsunuz
bir anlamda. Bir yandan da kibarlığınızı koruyorsunuz. Kırmamaya özen
gösterdiğinizi hissettiriyorsunuz.
Şöyle bir düşünelim mi? Pek
çoğumuz yaşamın getirdiklerine boyun eğip hep ‘evet’ diyoruz. Öyle değil mi?
İçimizdeki ses bağırıyor
halbuki yüksek tonlarda ‘HAYIR- HAYIR’ diye. Ama nedense ağzımızdan tam tersine
‘evet’ çıkıyor. Zorlanıyoruz çünkü. Bizden istenen herhangi bir istek için net
tavrımızı ortaya koyamıyoruz. Neden peki?
Yanlış anlaşılmaktan
korktuğumuz için mi?
Arkadaşlığımızı ya da
dostluğumuzu kaybedeceğimiz için mi?
Ayıp olur diye mi?
Çevremizdekilerin bakış
açıları ya da sevgileri değişir korkusu mu?
Vicdani rahatsızlığımız
mı?
Yoksa bencillik ettiğimizi
düşünüp, kendimizi suçlu hissederiz endişesi mi?
Hepsinden bir parça var
belki de içinde. Hadi itiraf edelim kendimize. Kaç yaşına gelirsek gelelim bu
değişmiyor. Üstelik yıllar geçtikçe ‘hayır’ demek daha da zorlaşıyor.
Oysa ki bu naif ret
cümlesini rahatça kullanabiliriz diye düşünüyorum ben.
Diyelim ki bizden bir
şey istendi. Ve biz o an için müsait değiliz. Şartlar uygun değil. Ya da
içimizden gerçekten yapmak gelmiyor. O günkü enerjimiz buna uygun değil belki
de.
İşte tam bu noktada hemen
‘konforum müsait değil’ diyebiliriz. ‘Hayır’ demekten daha kolay değil mi sizce
de?
Peki karşımızdaki
kırılır mı? Direkt olarak ‘hayır’ demediğimiz için bence kırılmaz. Ve bizi
gerçekten tanıyorsa; içtenliğimize de inanacaktır. Bilecektir ki; zamanı
gelince yani bizim konforumuz müsait olduğunda isteği her neyse gerçekleşecek.
Yaşam bizim yaşamımız.
Zaman ise en kıymetli,
geri döndürülemez tek hazinemiz.
Hepimiz zamanımızı kendi
istediğimiz biçimde ve daha verimli olarak kullanmayı istiyoruz. Karşımızdakiler
sınır çizgimizi anlasın, özenle yaklaşsın diye bekliyoruz. Ama ilk adım bizden
gelmeli. Kendimize olan güveni taze tutmak adına, duvarlarımız varsa fark etmek
ve savaşmak asıl olan.
‘’Dışardaki duvarları
yıkmak kolaydır. Zor olan içimizdeki duvarları yıkmaktır.’’ diyor ünlü düşünür
Bernard Show.
Haksız mı dersiniz? Bence
değil.
O halde gelin,
içimizdeki o kalın tuğla duvarına iç sesimiz ve kararlılığımızla bir darbe
atalım. Tek bir tuğlanın düşmesi işimizi öyle kolaylaştıracak ki. Yani bir kez
bunu becerebilirsek, hiç de korktuğumuz gibi olmadığını göreceğiz. Sonra
tuğlalar yavaş yavaş kendiliğinden yerle yeksan olacak. İşte bir duvardan daha
kurtulduk demenin hazzına varmak varken; beklemek niye?
‘’Hedefi olmayan gemiye
hiçbir rüzgar yardım edemez.’’ diye boşuna dememiş Montaigne.
Hedefimiz belli bu yazı
itibarıyla.
Yaşantımıza kimsenin
müdahale etmesine izin vermeden, özgürce hedeflerimize odaklanmak. Aşırı yüklenmek
yerine; zamanı gelince kibarca ‘konforum müsait değil’ ya da ‘hayır’ demek.
Hayat sahnesindeki
rolümüz belirli sorumlulukları, görevleri içeriyor elbette. Zamanla bunlar
değişiyor, hatta artıyor. Ancak hepimiz hem mükemmelin peşinde koşup, hem de
tüm görevlerimizi eksiksiz yapmaya çalışırken; bazen sınırlarımızı aştığımızı FARK
EDEMİYORUZ.
Şöyle bir düşünün kendi
kendinize yalnız kaldığınızda. Neler yüklendik, neler sırtlandık? İş
hayatımızda, ailemizde ya da sosyal yaşantımızda. Takdir aldıkça bilendik belki
de.
Ve işte en tehlikeli
noktadayız.
Hayır’dan giderek
uzaklaşırken; sınırlarımız yok oldu. Omuzlarımız o yüklerin altında ezildi.
Ruhumuz daraldı. Yine de ses çıkarmadık. Çıkaramadık. Öyle değil mi?
Sonuç?
Yorgun bir beden ve ruh.
Artan stres. Enerji
yoksunluğu. Hayattan zevk alamama halleri. Bir süre sonra kendimize ve
etrafımızdakilere hayatı zindan etmeye başlayacağımızın minik sinyalleri hepsi.
Oysa ki sınırlarımızı
baştan belirleseydik; yeri geldiğinde ‘konforum müsait değil ya da hayır’ diyebilseydik
her şey farklı olacaktı. Öyle değil mi? (devamı 2/2 ‘ de)
Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ
01.05.2014
Ama bence konforum müsait değil deyince bi sürü insan için ukala olmayacak mıyız
YanıtlaSil